mağduru çok farklı ruh hallerine büründürebilen, tiksinilesi dönemdir.
bilen bilir, mahalle maçlarında top oynanan bos arazinin bitisiğinde mutlaka huysuz ve agresif amcanın gayrimenkulu vardır. bahçesi, içinde herhangi bir meyve ağacı ya da ne bileyim korumaya değer bir şey olmamasına rağmen duvarla çevrilidir. bu bahçe hep bir gizem ve korku unsuru barındırır mahalallenin çocuklarında. neyse uzatmayalım, her maçta kazmanın biri topu o bahçeye atmayı becerir. normalde mahalle raconunda topu atan, pasa pasa gidip topu alır. ama bahsi geçen kazma, aynı zamanda korkak da bi veletse, devreye baska biri girecektir. final dönemi de insani bazen böyle yapar, yanı gereksiz bir cesaret gösterirsin. sınavlar yaklaşır ama cesurca, basın dik bir sekilde sağda solda sürtmeye, alkolle bünyeni uyusturmaya, vakit oldurmeye devam edersin.
bazen de saf olursun iyiden iyiye... maç yapılan arazinin etrafında, bu agresif amcanın gayrimenkulunden baska engeller de vardır. site komsunuzun garip sarı rengiyle olsun, çalısırken çıkardığı garip sesiyle olsun, gönullerinize taht kurmus murat 131 i vardır mesela. az önce bahsi geçen kazmanın sırtı bahçeye dönükse** topu bahçeye değil de bu tofasın altına atacaktır, emin olun. bu kazma, korkak olmanın yahı sıra temiz pak da bi çocuksa, kendisinden takriben 10 yas buyuk murat 131 in altına girip, ayaklarını kullanmak suretiyle topu almaya yanasmayacaktır. bu kez de devreye mahallenin uzun ve saf çocuğu girecek, kot sortunun motor yağı olmasına ve akabinde annesinden gelecek seri tokatlara aldırmaksızın topu girdiği yerden çıkaracaktır. final dönemindeki saflıkla çok örtüsür bu durum.
en kotüsü var daha! bazen gereksiz cesaret göstermene neden olur finaller, bazen de asırı saf olursun. ama kaçınılmaz tek sey vardır; nasıl ki o kazma, korkak, temiz pak çocuğun icraatlarının sonunda bir temiz dayak yemesi kaçınılmazsa finaller de mağduru, hakkını vererek hırpalayacaktır.