pazar günleri sabah erkenden kalkar gölde balığa ya da dağda ava çıkarım. kot pantolonumu ve avcı yeleğimi çeker oltamı, tüfeğimi alır, 96 model renoma atlar dağ köylerinin yolunu tutarım. bu benim; bütün hafta suratını çektiğim mendebur ve dul artığı karım ve aile babası gibi görünüp zengin olmak için yapmak zorunda kaldığım çocuklarımdan tek kurtuluş günüm. dağda bayırda, gölde avlanıp gezmek, doğaya karışmak ama zengin olmak için yanıp tutuşmak. ne büyük tezat di mi? yok canım tezat yok. zaten en gaddar zenginler en iyi avcılardan çıkar. aslında size bir şey söyleyeyim mi sözlük? bunlar hep hikaye. pazar günleri sevgilimle buluşabildiğim tek gün. dağ köylerinde sarı saçlarım, renkli gözlerim, beyaz tenim, uzun boyum ve özgüvenli, zengin duruşuma kanan dağ köyü kızlarını iyi ederim. 14-17 yaş civarında olan bu tazeler benim gibi şehirli, zengin bir olgun adam görünce hemen yelkenleri suya indirirler. ve bende kendimi erkek gibi hissederim. ondan sonra bu kızları, köyün salak oğlanları el değmemiş diye alır. ve bir güzel davullu zurnalı düğün yaparlar. hatta beni de çağırırlar rakılarını içer, yemeklerini yerim.