"gönüllerin birleştiği bu anı her iki tarafta çok anlayamamıştı. aslında hermos daha çok şaşırmıştı. şaşırması doğaldı. tadı, rengi ve varlıklarıyla, kumuyla taşıyla çok farklı bir ortamdaydı. şaşırmasından dolayı kendisinde çok farklı bir varlık olduğunu anlamıştı. bu durumdan çok hoşnut olmuştu. bir kez daha yaşayan bir varlık olmasından dolayı mutlu olduğunu fark etmişti. bu yeni dünyayı anlamak ve kavramak için uzunca yıllara ihtiyacı olduğunun farkındaydı. tek istediği kendisinin bu dünyada kabul görmesi ve sevilmesiydi. büyük emeklerle ve büyük mücadelelerle, her türlü engelleri aşarak bu dünyaya ulaşmasından dolayı sevinçliydi, yaradanına dua etmişti. farklılıklarla birlikte yaşamayı öğrenecekti. farklılıkları anlayacaktı. çok yükseklerden inip gelmişti, çok şeyleri arkasında bırakmıştı, uzanıverdi, dinlenmek istercesine tuzlu ve mavi suların kollarına kendini bırakıverdi. mavi ve tuzlu su içinde yaşayan varlıklar bu yeni katılan varlığı keşfetme ve anlama çabasındaydılar. hermos derinlere doğru ince kahverengi kum tanelerini bırakıyordu. kumların ulaştığı yerlerdeki varlıklar huzursuz oldular yerlerini değiştirdiler. derinliklerden ve uzaklardan gelen varlıklar bu tatlı ılık akıntının getirdiği küçük parçaları yakalamak için yarıştılar. bu kavuşmanın yaşandığı yerde bir varlık kümesi oluştu. hermos buraya da bereket getirmişti. bu kavuşmanın olduğu yer varlıkların beslenme yeri olmuştu. burası ne tam tuzlu ne de tam tatlıydı. burada tadı hoş bir ortam olmuştu. deniz ve içindeki varlıklarda bu farklı varlıkla birlikte yaşamayı kabulleneceklerdi ve birlikte yaşamayı başaracaklardı."
hermos vadisi.