atatürk demokrasisi

entry48 galeri
    36.
  1. yahu o kadar atıp tutuyorsunuz da,

    1) 1920lerde, 1930larda dünya ülkeleri için demokrasi nasıl bir kavramdı?
    2) M. Kemal döneminde demokrasinin en iyi işlediğini düşündüğünüz ülkeler hangileridir?
    3) bu halk o yıllarda demokrasiyi ne kadar tanıyordu?
    4) osmanlınınki gibi monarşik bir yapıdan hemen 1 günde demokratik bir sisteme geçişi nasıl bekliyorsunuz? birkaç günde yapabilen varsa ben her şeyden istifa edeceğim.
    5) dünyada kan dökmeden, bazı müdahaleler olmadan devrim yapan hangi ülkeleri ve hangi liderleri biliyorsunuz acaba? Lenin mi? Arap ülkeleri mi? abd mi? güney amerika ülkeleri mi? bilen varsa özelden mesaj atabilir ben de yeni bir şey öğrenmiş olurum.
    6) atatürk döneminde o milletvekili olmak isteyenler ya da meclisteki tüm mebuslar ne kadar demokrasi mantığına sahipti acaba?
    7) cumhuriyeti ilan eder etmez m. kemalin demokrasi mücadelesi bitti mi zannediyorsunuz? ölene kadar hala karşı devrimcilerle mücadele etti. kim bir ülkede devrim yaparsa yapsın gerçekten devrimci ruhu varsa (ki m. kemalde fazlasıyla vardı), devrimi halka maletmek ve o öldükten sonra da mekanizmanın tıkır tıkır işlemesini ister. işte m. kemalin en büyük arzusu da buydu. onun demokrasisini anlamak için önce onun kendisini ve de devrimi anlamak gerekir. kimse meydanı o saatten sonra boş bırakıp da aleyhteki olaylara seyirci kalamaz. devrim diyoruz devrim. asılacak olan varsa asılır, kesilecek olan varsa kesilir.
    8) dikdatör bir rejimi benimsemiş olsa neden muhalefet partilerinin kurulma denemelerini yapmak istemiş olabilir?
    9) bir de en sık düştüğümüz bir hataya değinmek istiyorum. neden tarihteki olayları değerlendirmeye çalışırken 2014 mantığına göre değerlendirmekte ısrar ediyorsunuz? neden o zamanki gerçekleri ve durumları düşünmeye çalışmıyorsunuz? örnein osmanlıya barbar diyenler, 1299-1920 arasında hangi büyük ülke kuzu gibiydi? yahut islamiyetin yayılmaya çalışıldığı ilk dönemlerde neden kılıç kullandıp savaş yaptıkları için eleştiri yapıyorsunuz? o zaman kim "gel güzel kardeşim konuşalım, müzakere yapalım" diyebilirdi acaba? ayakta kalma mücadelelerinin farklı olduğunu, hiçbir şeyin şimdiki gibi bazı teminatlar altında olmadığını (nato, bazı anlaşmalar vs) neden düşünmüyorsunuz?
    kısacası bu tür şeyleri anlamak için saksıyı biraz çalıştırmamız yeterlidir zannımca.
    ayrıca onun demokrasi anlayışını hala beğenmeyenler, dünyada kadınlara seçme ve seçilme hakkını ilk kim vermiştir? bu sorunun cevabı bile bazı örümcek zihniyetleri aydınlatmaya yeterlidir diye düşünüyorum.
    0 ...