f tipi

entry18 galeri
    16.
  1. alfabetik ceza evi.

    eskiden açık-yarı açık-kapalı mapushaneler vardı. bir de muhtelif askeri mapushaneler vardı. isimleri vardı bu damların. paşakapısı, sultanahmet, balmumcu vb. şimdilerde rivayet olunur ki, yapılış tarzına uygun harfli ve ceza evi devri. hurufat ve damlar. çeşmesi yok ki aksın yandan. erik ağaçları çiçek açmaz.

    eskiden koğuşlarda yatardı mahpus kişiler. eskiden ve eski tabiriyle kader mahkumları. arada sırada, tek tük garip adamlar düşerdi dama, onlara da siyasi denirdi. kırk elli allah ne verdiyse tıkılırdı koğuşlara, tıkış tıkış kaderin mahkumları, devletin mahkumları.
    mahkum ilk gecelerini kapı altında geçirirdi, ihtilattan men odalarda. tımar edilir, bitten böcekten azat edilirdi güya. koğuşların nizamı, nizamatı vardı. koğuş ağası feodal sistemden bakiye idi. bileğinden ziyade keseli zatlardı bu ağa mahkumlar. tayın hakkı, çay kumar ot esrar ondan sorulurdu. gardiyanların dostu, idarenin kullarıydı.
    adem baba koğuşu vardı mutlaka, sefil, sefaletin mahkumlarıydı onlar. baldırı çıplak, san külot. bir de sübyan koğuşu, yaşı küçük, tecavüz nesneleri. gardiyanından koğuş ağası ve hempalarının gece eğlencesi.

    devletin başı rahattı bu nizamdan. tıkar, kulağının üstüne yatardı çoğu zaman. kimi zaman eskilerde tatar ramazan tipinde yağız, kuvvetli ve safkan anadolu yiğitleri düşerdi dama. damın nizamına taş koyardı. devlet bu ne derdi, adamı koğuşun nizamında ikinci kere infaz ederdi.

    devletin tayını vardı birde sade suya tirit karavanası. ağaların sofrası, çilingir. dışarıdan yemek gelir, malzeme gelirdi. bir gün sultanahmet cezaevine ziyarete gitmiştim. tencereler tek kaşık daldırılarak güya muayeneden geçerdi, aman silah bıçak vesair var mı karnıyarıkta.

    işte tam da o günlerde damlarda siyasiler çoğalmıştı. çoğu genç insanlardı bunlar, komüncülerdi. bu genç devler cesurdu, lafını sakınmazdı. nice ünlü şimdilere uzanan mafya adamları, bu çocuklardan çok ders aldı. zaman geçti damlar gençlerin hem kalıcı mekanı oldu, hemde okulu. yeni bir dünya kurdular çocuklar. mahkumken, esirken özgürleştiler.

    devletin nasır ağrıları başladı. sızlıyordu devlet. ama ne çare dam cumhuriyetini yıkamıyordu. feodal günlere hasretti. hele bir kaç dam vardı ki, kızıl damdı. uyku kaçırıyordu. etinden et koparılmış hissinde nizam, yeni bir nizam aradı durdu yıllarca. ve batının, amerikanın dam planları yatırıldı masaya, ödenekler çıkarıldı, arı gibi çalışıyordu devlet, büyük depremlerde felç olan devlet yeni dam nizamında gayur. memleketimizin dört köşesinde muhtelif harflerde damlar inşa edildi. ama boştu içi. damı dam yapan içinde yatan mahkumlardı.

    ve devlet çok insani hedefleri olan yeni dam projesinin kampanyasını başlattı medyada. bunların içinde f olanı pek yamandı. ranzası vardı, duşu, tuvaleti. insanımız devlete bakıp aşk olsun dedi, ne yufka yürek, ne cesaret, ne bonkör, iyi devlet. bak sen şu işe, koğuşlarda, tıkış tıkış odalarda, kokudan geçilmez mekanlarda yatan mahkumlar burun kıvırır, istemeyiz derlermiş bu konforu. iyilikten ne anlardı bu adamlar, onlara her şey müstahaktı. devlet aldı bu mesajı hemen ve birden bir kurtuluş projesi sundu ahalisine. bak dedi biz onları kurtaracağız bu rezaletten. adı da medyatikti, hemen herkesin yüreği kabardı. hayata dönüş. mahkum anaları, babaları artık rahat olsunlardı. kızlarını oğlanlarını kurtaracaktı bu melun dam cumhuriyetinden aziz ve muhterem devletimiz. nihayet bir şafak vakti, idam mangaları gibi damı deldi devlet, duvarları yıktı devlet, yaktı parçaladı, onlarca çocuk günlerdir açlık grevinde iken son soluduğu hava gazdı, ateşte yandı dermansız bedenleri. medya manşetleri alkışladı devleti, aşk olsun, tereyağından kıl çeker gibi başarmıştı bu işi. ve çocuklar şimdi bir iki üç kimse ve yalnızlar.
    1 ...
bu entry yorumlara kapalı.
© 2025 uludağ sözlük