adam öldüren abinin suçunu üstlenmek

entry5 galeri
    1.
  1. küçükken itten köpekten korktuğunuzda gidip paltosuna yapışıp ağlayarak kendinizi güvende hissetmenizi sağlayan, bisikletle şarampole yuvarlanıp bacaklarınızı kırarak yatağa mahkum olduğunuzda bir an olsun yanınızdan ayrılmayıp gerektiğinde altınızdan alan, o badr hari gibi iri kıyımlığına ve elaleme diz çöktüren namına güvenip, lisede size kopya vermeyen sıra arkadaşınızı sonu ne olur diye düşünmeden ikinci kattan aşağı attığınız, lise çıkışı, sevdiğiniz kıza tacizde bulunan ardahanlı, antepli yağız delikanlıları üzerlerine arabayı sürerek korkutup iki el de ateş ederek sırf sizin mutluluğunuz için zindanlarda çürümeyi göze alan, sigarasız kaldığınızda paltosunun iç cebindeki o uzun 2000 paketinden 8 dal sigara çaldığınız ve bunu anlamasına rağmen hani psikoljiniz bozulur, birden böyle sara hastası olursunuz diye size asla kızmayan ve her ne kadar ailenizden üvey evlat muamelesi görüp dışlansanız da, size her daim sahip çıkıp gece ayaklarının dibinde uyumanıza müsaade ederek balkonda yatmanıza engel olan ağabeyinize karşı vefa borcunuzu ödeme yoludur...

    sigaranız bitmiştir ve cebinizde de beş kuruş yoktur. babanızın yanına gidip "ya annem bulaşık deterjanı falan istiyo da para versene gidip aliyim iki dakka" diye yalan söylersiniz, sigara alabilmek için. babanız da, "yengen bakkala gitti az avvel, ona niye demediniz o alırdı. neyse git beraber gelirsiniz o zaman" deyip 10 milyonu çıkarır ve ayaklarınızın dibine atar. kendinizi her ne kadar köpek gibi hissetseniz de, bugünlük de sigara parasını çıkarttığınız için mutlusunuzdur ve parayı alıp hızlıca evden çıkıp bakkala gidersiniz. tam siz girerken, yengenizle bakkalın gayet böyle samimi bir şekilde konuştuğunu fark edersiniz.

    siz tam içeri, yanlarına gidip böyle ne oluyo lan burda tavırlarıyla bakışlar atarsınız etrafa. sizi gördükten sonra yengeniz hafif irkilerek üstünü başını düzeltip telaşla "a napıyosun, niye geldin, tam eve geliyodum ben de" deyip hızlıca çıkar bakkaldan. siz de hiç arkanızı dönmeden, "yenge evde o kadar insan var, sen niye gidiyon bakkala" deyip üstü kapalı kızarsınız yengenize. sonra sigarayla beraber 25 kuruşluk gold kola ve 5 tane beyaz eti puf alıp evin önüne giderek "ulan acaba yengemiz birkaç gıda ve temizlik ürününe memelerini falan mı elletiyo aq" diye düşünmeye başlarsınız. odasında yanlışlıkla gördüğünüz yüklü miktardaki para ve her seferinde büyük bir hevesle koşarak bakkala gidişi epeydir kafanızı kurcalıyordur zaten.

    eti puf ile gold kolayı bitirip üstüne iki dal da sigara içtikten sonra eve gidip, sanki aldığınızı bırakır gibi mutfağa girip çıkarsınız ve babanıza görünmeden odanıza çekilip sabaha kadar düşünürsünüz.

    sabah olduğunda direkt banyoya girersiniz, boy abdesti almak için. gece kafanızı biraz rahatlatmak için otuzbir çekmişsinizdir çünkü. abdestinizi alıp banyodan çıktığınızda herkesin uyandığını ve kahvaltı sofrasının hazırlandığını görürsünüz. banyodan çıktığınız için hepsi böyle sanki gece otuzbir çektiğinizi anlamış gibi yüzünüze bakıyordur. bu bakışlar sonrası çok utanırsınız ve babanıza, "para versene ya ekmek alıp geliyim" dersiniz fakat yengenizin çoktan ekmek almaya gittiğini söylerler.

    ardından siz hiç çaktırmadan evden çıkarak bakkala gidersiniz ve kapının ağzından içeriyi izlersiniz. o mahallenizin ümit vaadeden muhtar adayı bakkal serdinç, böyle 3 ekmek karşılığında yengenize öpücükler konduruyordur. namahremdir diye yanında atletle bile durmaya çekindiğiniz yengenizin bakkala para vermediğini bu şekilde öğrenmiş olursunuz.

    şok olmuş bir halde ordan ayrılırsınız ve olanları anlatmak için eve doğru koşmaya başlarsınız fakat tam köşeyi dönerken aniden fenalaşıp ağzınızda sigarayla yere yığılırsınız. böyle dudaklarda sigara gebermiş gibi uzanmışsınızdır kaldırımın üstüne. yandaki mobilyacının elemanları sizi görürler ve hemen kamyonetin arkasına atıp eve götürürler. eve gidip biraz uyursunuz ve kalktığınızda artık tüm her şeyi ağabeyinize anlatmaya karar verirsiniz.

    ağabeyinizin benzinlikteki vardiyası bitip eve gelmesine yakın, sanki hiç o koklaşmalardan haberiniz yokmuş gibi yengenize nazlanarak, "yenge ya bakkaldan bana kinder pingui alsana canım çekti bak az kalsın geberiyodum" deyip bakkala yollarsınız onu. yengeniz çıktıktan sonra ağabeyinizi arayıp gelirken ekmek al dersiniz ve bu şekilde ikisini bakkalda karşılaştırarak ağabeyinizin bu durumdan haberdar olmasını sağlarsınız.

    aradan 1 saat geçmesine rağmen ikisi de eve gelmemiştir. siz ise artık bekleyemeyerek dışarı çıkarsınız ve ne oldu diye bakmak için bakkala gidersiniz.

    ağabeyiniz, juan sebastian veron gibi iri dalgalı, geniş omuzlu kocasına ihanet edip 3 kuruş para için o küçük esnaf dalgalarının esiri olan karısını, yani yengenizi ve o angel di maria suratlı bakkalı öldürmüş; üst üste koyduğu cesetlerin üzerinde oturarak suç aleti bıçakla hazırladığı ekmek arası salamı yiyordur.

    siz böyle bu durumu görünce kendinizi yere atıp ellerinizi yere vurarak feryad ediyorsunuzdur. böyle tam o esnada polis sirenlerini duyup perişan bi halde diz çökersiniz ve panik bir halde etrafa bakınıp öte yandan da yeğeniniz cemil'i düşünüyorsunuzdur. o an böyle arkadan siren sesiyle karışık;

    hele bakın şu sefile
    hele bakın şu yetime
    hele bakın şu garibe
    dertli cemo yetim cemo... diye türkü çalmaya başlamıştır.

    biricik yeğeniniz cemil babasız kalmasın diye bu genç yaşınızda mahpuslara girmeyi göze alırsınız. ağabeyinizi "cemil babasız büyümesin, piç demesinler ona" diyerek ikna edersiniz, suçu üstlenmek için. ardından polisler bakkalı basar ve "ben öldürdüm memur bey" diyerek teslim olursunuz. tam kelepçe takılacakken yılların seri katili soğukkanlılığıyla polislere durun deyip ağabeyiniz ile sarılırsınız. sonra cebinizden çıkardığınız 20 milyonu ağabeyinizin cebine sıkıştırıp ellerinizi omuzlarına koyarak "anama, babama ve cemil'e iyi bak" diyerek adalete teslim olursunuz.

    mahkeme sonrası ağır tahrik göz önünde bulundurularak 5 yıl hapis cezası alırsınız. mahpusa girer girmez içerdeki tecavüz suçlularına sataşıp, sizin gibi namus cinayetinden hüküm giymiş koğuş ağasının gözüne girerek veliahtı olursunuz.

    bir şekilde 5 yıllık esaret biter ve özgür olursunuz. çıktıktan hemen sonra ise bi oto yıkamacı açıp, içerde yatmışlığın verdiği o delikanlılıkla karanlık işler yapar ve ailenizi krallar gibi yaşatırsınız.

    bir süre sonra, pompacı olarak çalıştığı benzinliği satın alarak kendisine hediye ettiğiniz ve oğlu cemil ile beraber mutlu bir hayat sürmekte olan ağabeyiniz, hasımlarınızın komplosuyla su yerine 95 oktan kurşunsuz benzini içerek feci şekilde vefat eder. daha sonrasında siz ise tüm o otoparkçı mafya kişiliğinizi bir saatliğine kenara bırakıp yetim kalan yeğeniniz cemil'i parka götürdüğünüz bir gün, emekli asker kılığına girerek spor aletlerinde egzersiz yapmakta olan kiralık katil tarafından vurularak, tam böyle tahteravallide oturur halde bacağınızın biri sağda biri solda, belden yukarıyla beraber başınız yere düşmüş bi şekilde ama yüzde tony montana ciddiliğiyle hayatınızı kaybedersiniz...
    12 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük