Bizim ülkemizdeki insanların huyudur. Her şeyi bilirler. gençken eleştirmen, yaşlanınca da sosyolog olurlar. Eksiğini gediğini söylerler ama çözüm üretmeye sıra gelince kimseden ses çıkmaz. Vururuz allah vururuz. Sokaktaki çocuktan tutun da kahvehanede oturan emekli amcalara kadar oturduğumuz yerden memleketi kurtarmasını iyi biliriz. peki çözüm? Çözüm yoookkk. Mını siktiğimin at kafalıları!
Türkiyede mühendislik eğitiminin kötü olduğu söylenir. Hem mühendisler hem de öğrenciler arasında sıkça dile getirilen, pelesenk olmuş bir tespittir. Kötü denebilir mi veya kötü derken ne referans alınır bilmiyorum ama iyi olmadığını rahatlıkla söyleyebiliriz. iyi olmadığını söylerken neye göre iyi olmadığının referansını vermemiz gerekir tabii ki.
Neye göre iyi değildir? MIT'nin mühendislik eğitimine göre iyi değildir. Peki MIT'de olup da Türkiye'de olmayan nedir? (Bu arada yaklaşık 2 yıl önce MIT'nin Mühendislik Fakültesi dekanı, mühendislik eğitimi hakkında konuşmasında şunu söylüyordu: "MIT olarak mühendislik eğitiminde geri kaldık, Çin bizi çoktan geçti ve nasıl yetişeceğimizi bilmiyoruz." Bunu söyleyen MITnin Mühendislik Fakültesi dekanıydı. Evet, hani şu daha 1. sınıfta öğrencilerin "Elektroniğe Giriş" dersinde EKG cihazı yaptıkları MIT!)
Türkiyedeki mühendislik eğitimini geri bırakan nedir? Ahmet beyin aklına gelen ve bulunduğu yerden fark ettiği bir kaç madde;
*Akademisyen/öğrenci oranının düşük olması.
*Akademisyenlerin çok fazla derse girme mecburiyeti (ekonomik veya akademisyen eksikliğinden kaynaklanan sebepler) dolayısıyla öğrenciyle fazla ilgilenememesi.
*Akademisyenlerin ders vermekten başlarını alamayıp araştırma-geliştirmeyle ve öğrenciyle yeterince uğraşamaması.
*Öğrenci sayısının çok fazla olması.
*Laboratuarların yetersiz olması ve var olanların da ulaşılabilir olmaması. Laboratuar anahtarı kapı görevlisine bırakılır ama öğrenciye katiyyen verilmez.
*Laboratuar aktivitelerinin yetersiz olması, yapılanların pratikte işe yaramaması (tabii ki giriş seviyesindeki laboratuarlarından işe yarar cihazlar çıkması beklenmez, ileri derslerden bahsediyorum). Öğrencinin laboratuarda işine yarar, evine götürüp koyabileceği, bununla gurur duyacağı bir şeyler üretememesi.
*Eski ders müfredatları.
*Ders içeriklerinin güncellenmemesi, 20 yıllık bilgilerin öğretilmesi.
*Sanayi-üniversite işbirliğinin ticari ilişki seviyesinde kalması. Şirketlere laboratuar kurdurulması, bağış yaptırılması, karşılığında akademisyenlerin şirketlere danışmanlık vermesi ve şirketlerin de bu sayede projelerinden vergi avantajı elde etmesi.
*Genç akademisyenlerin angarya işlerle bunaltılması, enerjilerinin tüketilmesi.
*Akademisyenlerdeki pratik uygulama eksikliği.
*Öğrenci sayısı arttıkça öğrenci kalitesinin düşmesi. Buna bağlı olarak öğrencinin, "dersi daha iyi öğrenmek için ne yapabilirim?" yerine "Dersi geçmek için ne yapabilirim?" şeklinde düşünmesi.
*Öğrencinin fazlasını talep etmemesi, hocayı çalışmak zorunda bırakmaması.
*Akademisyenler arasındaki gruplaşma, adam kayırma, çekememezlik problemleri.
*Kadro açılmaması gibi idari, proje fonlaması gibi mali problemler.
*idari kadrolardaki siyasi kutuplaşmalar.
Bu listede suç hep öğrenciye ve idareye atılmış gibi bir fikre kapılmış olabilirsiniz. Yetersiz, ders ezberleyerek/kopya çekerek yüksek ortalamalar tutturmuş, hocanın dizinin dibinden ayrılmayıp araştırma görevlisi olmuş, akademinin içinde de kalıplaşıp yüksek lise öğretmenine dönüşmüş akademisyenlerden bahsedebilmek için yeterli akademik tecrübem yok. Dinlediğim onlarca doktora yeterlilik sınavı, jüri seçimi, birbirine gıcık akademisyen, asistan seçme hikayeleri, yazamadığım iddialarımı dillendirmek için yeterince güçlü kanıtlar değiller. Dolayısıyla o kısmı geçtim. Peki MIT'de yukarıda yazdıklarımın tam tersine ek olarak neler var?
*Akademisyenlerin bir çoğu blog yazar. Öğrencilerine sadece dersle alakalı değil, alanlarıyla ilgili diğer her şeyde yol gösterir. Bilgi paylaşımları süreklidir.
*Her laboratuarın bir internet sitesi vardır. Laboratuardaki projeler için bu sitelere alt domainler açılır. Laboratuarlarda işe yarar, estetik, eğlenceli projeler yapılır ve açık kaynak olarak yayınlanır.
*Akademisyenleri aktüel kitaplar yazar. Ders kitapları ya çok detaylıdır ya da internetten yayınlanmıştır.
*Akademisyenler derslerdeki ikircikli noktaları analojilerle anlatır. Demo yaparlar.
Mühendislik eğitimine yapılması gereken eklemeleri aşağıda maddelemeye çalıştım. Tabii ki bu maddeler iyi mühendis yetiştirmek için yeterli değildir ama daha donanımlı mühendisler yetiştirmek için gereklidir diye düşünüyorum. Bunlar benim fikirlerim, yanlış veya gereksiz olduğunu düşündükleriniz vardır. Onları da yorumlarda belirtirseniz sevinirim.
*Matematik eğitiminde olasılık ve istatistiğin ağırlığını artırmak.
*Tasarım, sanat, estetik eğitimlerine ağırlık vermek.
*Rutin işlerini otomatize edecek sistemi geliştirebilmeleri için yetenek sağlamak. Örneğin hepsinin işine yarayabilecek bir programlama dili öğretmek. Python olabilir. Kendilerine ait 10 15 site içinde arama yapabilecek küçük bir arama motoru yazabilmeliler.
*1 ders de olsa Google kullanım eğitimi vermek.
*Bir muhasebeci kadar olmasa da küçük bir işletmenin muhasebesini tutacak kadar finans eğitimi vermek.
*Açık kaynak kültürünün aşılanması. Açık kaynak bir proje yapmak, yapılmış bir projeye çeviri de olsa katkıda bulunmak.
*Blog tutma mecburiyeti. Kendini ifade etme, yazılı iletişim, dile hakimiyet sağlamak.
*Gönüllülük mecburiyeti. Haftada 5-6 saat bakım evlerinde, kreşlerde, kimsesizler yurdunda vs gönüllü hizmet vermek.
*Uzaktan öğrenim sistemlerinden (Udacity, Coursera, Open Learning Initiative, MIT Open Courseware, Yale Open Courses, Stanford gibi) her dönem en az 1 adet alandan bağımsız ders alıp geçme zorunluluğu.
*Her sene alanında uzman bir kişiyle ropörtaj yapıp, yapılan diğer ropörtajların 10 tanesini izlemiş olmak
*Satış mecburiyeti. Herhangi bir şeyi kapı kapı dolaşıp satmak. Reddedilmeyi, iknayı ve satışı öğretir diye düşünüyorum.
*Teknisyen/tekniker olarak çalışma mecburiyeti.
*1. ve 2. sınıf öğrencilerinin projelerine danışmanlık yapmak, onlara ders vermek.
*TOEFLdan en az 90 almadan mezun olamamak. ikinci bir yabancı dil öğrenme mecburiyeti.
Mühendisin daha donanımlı mezun olması için gerekli koşullar olduğunu düşündüğüm bu maddeleri öğrenci üniversiteden bağımsız da yapabilir ama mecbur kalmadan yapmayacağını hepimiz biliyoruz.