Askerî Şûralarda, sol-liberal, ulusalcı kesimlerin haftalık toplantılarında sadece kemalizme dayandırılan düşüncelerin ve kalıpların sürücüleri, masadakiler birbirlerini onaylaya onaylaya konuşurlarken türbanlı kızların üniversiteye gitme hakkını savunan birkaç cılız sesi , Türkiye gerçeklerini bilmemekle,bu kişileri, uzun süre yurtdışında kalmış olmalarından ötürü memleket gerçeklerine yabancı kalmakla suçluyor, hatta küçük görüyorlar.
Hep Avrupa gibi olmak isterken, böyle konular açıldığında, birdenbire buranın Avrupa olmadığını, şartların bambaşka olduğunu anlatmaya çalışıyorlar.
işimize geldiği zaman batılı, işimize gelmediği zaman doğulu olmak istiyoruz.
Coğrafyasını ve pusulasını bu kadar şaşırmış bir ülkede ,insan, bu kadar çıplak görünür çelişkilerini kolaylıkla yüze vurabildiği kolay kazanılır tartışmalarla bir yere varılamayacağını anladığı yaşlara geldiğinde, karşısındakiyle konuşmaktan çok içine kapanıp, fikirleriyle birlikte tüm varlığını sindirmenin peşine taklıyor nedense.
Yorgunluğun bir çeşidi de bu demek ki.