birlik ve beraberlik üzerine

entry1 galeri
    1.
  1. Zaman zaman kategorik olarak zengin içerikleri blog'larıma aktarmak isteyip sözlükten sakınmayı düşünüyorum. ama böyle bir konuyla ilgili bir bahsi, üzerine sıkça yazı yazdığım uludağsözlük'te bulundurmak daha anlamlı geldi. özellikle de istanbul'dan yeni yılda sözlüğün anavatanı olan Bursa'ya taşınma arefesindeyken.

    2013 yılının sonuna gelirken, yıl boyunca yaşadıklarımı düşünüyorum ve siyaset konusuna ciddi biçimde istem dışı olarak odaklandığımı görüyorum. burası öyle bir nokta ki, binlerce kişi milyonlarca görüş paylaşıyor ve işin ilginç tarafı, fikirlerinden faydalanmak için yazı ve konuşmalarına başvurmak isteyeceğim konunun uzmanlarının bile çoğunun gözden kaçırdığı birtakım gerçekler var.

    biz bireysel düşünen ve kişisel çıkarlarımızı herşeyin önüne koyan bir toplumuz. birçok farklı toplumun yaşayışlarını idealize etmemiz, onlara gıpta etmemiz olası. ama dönüp baktığınızda, her toplumun kendine göre bir yapısı var ve her toplumu da bu eksende kabul etmek gerekiyor. bizim fikir olarak en önemli çıkmazımız da burada başlıyor; en kabul edemediğimiz toplum kendi toplumumuz. işin trajik tarafı, bununla ilgili fikir de beyan ederken toplumu tanımlamakta kullanılan kavramlarla daha da ayrıştırarak saçma sapan sonuçlara ulaşıyoruz.

    halbuki toplumun yek vücut olarak ilerlediği ve irade koyduğu durumlarda ne kadar da kuvvetliyiz, öyle değil mi? aklınıza örnek gelmiyorsa bile, ortak fikir üzerinde hareket ettiğimiz bir durumda çok büyük bir güç olabileceğimiz zannediyorum az karşıtı olacak bir düşüncedir. peki bir araya niye gelemiyoruz, birlik ve beraber niye olamıyoruz?

    bu sorunun yanıtını tek seferde vermek zor. en iyisi birlik olduğumuz ve olmadığımız durumları örnekleyerek gidelim. gezi direnişini ele alalım. çeşitli farklı yansımaları olabilir, görüşünüz farklı olabilir. olayın özeti şudur, bir kısım halk taksim gezi parkı'ndaki ağaçların kesilmemesini istemiş, bunu da parkta direnip ağaçları ortadan kaldırmak isteyen çalışanlara engel olarak yapmışlardır. karşılarındaki devlet taşeron, çalışan ve temsilcileri de bu insanlarla şu veya bu şekilde uzlaşmamışlardır. evinizdeki bir sivrisineği camı açıp, üstüne gaz sıkıp ya da sineklikle ezip alt edersiniz, peki ya insana böyle davranılır mı?

    bu sorunun yanıtının hayır olduğunu düşünen birçok insan buna tepki gösterdi ve çeşitli şekillerde tepkilerini dile getirdiler. bu kadar insanın ayaklanmasına karşılık en ılımlı beyanların altında saklı olan duygu asla birlik ve beraberlik sağlamak değildi. aksine, bu ayaklanan insanların karşısına yeni bir kitle dikilmeye çalışıldı. şükür ki iki farklı düşünceye sahip kitleler de bu oyuna gelmedi ve olaylar daha büyümedi, ama halk içerisinde en az iki farklı grup ortaya çıktı. zaten zamanla direniş de sonlandı ve herkes fark etti ki direnişte bir araya geldiği insanlarla direnişle ilgili fikirleri bile aynı değil. ama o coşku ve umudu bu insanlar tamamen karşıt görüşte bile olsalar paylaştılar.

    daha o günlerde zaten, medyanın ve büyük iş gruplarının gerçek yüzü ortaya çıktı. biz hepimiz birer birey olmamız lazımken aslında birer tüketiciymişiz, bu grupların yazdıklarına ve söylediklerine odaklanıp, dükkanlarından alışveriş yaptığımız sürece hiç sorun yokmuş. ama ya farklı düşünüyorsak? o zaman başımızın çaresine bakmamız istendi, ölülerimize sahip çıkmamız, onların ölümüne sebep olanların değil hakettiğini bulması, yargılanması bile yapılmadı. ve işte gün geldi o çarkın dişlileri de bir arada giderken kendi aralarında gruplara ayrıldı şimdi birbirini yemekle meşguller.

    arkadaşlarım işte bu noktada şuna takılıyorum: benim çevremdeki insanlarla bir arada yaşamak istemem, bu ülkedeki insanların çıkarını diğer ülkelerin insanlarından üstün tutmam ve her türlü maddi-manevi değerlerimi korumaya çalışmam beni bir kategoriye sokmalı mı? ya ben sağcı-solcu-ulusalcı-laik-dinci vb. hiçbir gruba, hiçbir siyasete bunun için bağlanmak zorunda mıyım? bu benim varlık nedenimdir, bu ülkede yaşıyorsam taşımam gereken ana hassasiyettir. elbette ki bu ülkenin her türlü yapısına bu açıdan sahip çıkmak zorunda hissederim kendimi, peki nereye kadar? o yapı benimle aynı amacı taşıdığı yere kadar.

    o yüzden marmaray'ı kullanmak isterim, 3. köprüden geçmek isterim, havaalanını kullanmak isterim ama bu projelerden kendine haksız çıkar sağlayan varsa bunu da bilmek isterim. varsa böyle bir şey bu insanların bulunup cezasını çekmesini isterim. insanların sabahın köründe yaka paça polis sorgusuna alınmasına ilk karşı çıkalı 6-7 yıl oluyor. kim olursa olsun böyle bir muamele yapılmaz diye çok söyledik, ama maşallah herkes o kadar emindi ki balyoz tutuklamaları için askerler, ergenekon için muhalifler, şike davası için taraftarlar hep ateş olmayan yerden duman çıkmaz diye düşündüler. şimdi bakın bakalım ne haldeyiz?

    o yüzden, temel insanlık değerlerinde, ülkemiz ve toplum faydasında bir arada, birlik olmalıyız. şeytan avukatlığına ihtiyacımız var elbette, ama şeytan taraftarlığına asla yok. bu ülkede 80 yıldır iktidardakiler haklı olmuş, diğerleri haksız. buna artık bir son vermemiz gerekir. birbirimize düşmememiz gerekir. x fikrine sahip olanları hapsedelim, öldürelim, beynini yıkayalım yöntemleri çalışmıyor; sadece bugün değil insanlığın hiçbir döneminde çalışmadı, hiçbir topraktan bir düşüncenin varlığı zorbalıkla kati olarak silinmedi.

    o yüzden, herkesten ricam, 2014 e girerken bir düşünün; hayattaki amacınız nedir? bu kendine dönük amacı gerçekleştirmek yakınınızdakilerin zarar görmesiyle gerçekleşebiliyorsa, insani değerlerin dışına çıkıyorsa, başka bir amaç bulun. tek başınıza bulamıyorsanız, zarar göreceklerle konuşun, ortak zemin arayın. çevrenizi, çevrenizdeki insanları tanıyın. memleketiniz neresiyse, hani güzel ilimizse, orayı iyi tanıyın. sizin memleketim dediğiniz yerlerde birileri o memleketi topyekün değiştirecek, oraya hükmedecek birşeyler yapıyorsa iyice bir sorgulayın; emin olun doğru olmayan bir tarafı vardır. bana trabzonu trabzonspor, sakaryayı sakaryaspor üzerinden kimse anlatmasın. trabzon'da yaşam nasıl onu anlatın, sakarya'da neler var, nereleri görebiliriz onu anlatın. işte bu bilgilerle ilerleyebiliriz, yoksa dış kapının mandalı adamların, hayvan belgeseli yapar gibi yaptıkları videolardan biz bunları öğrenmeye ve görmeye devam edersek, konuşmazsak, paylaşmazsak birlik ve beraberliği asla sağlayamayız. allah sonumuzu hayır etsin.
    0 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük