türkiye ye oynanmak istenen oyun

entry3 galeri
    1.
  1. ..O GECE NELER OLDU NELER?
    O ALÇAKCA OPERASYONU GERÇEK ÜLKÜCÜ POLiSLER ÖNLEDi!!!!

    iŞTE HiÇ BiR YERDE OLMAYAN O GECENiN AYRINTILARI!
    SiYONiST iSRAiL, AMERiKA VE GÜLENiZM GÜDÜMLÜ VATAN HAiNi BiR SAVCININ
    ‘’MESLEK HAYATIMA MAL OLSA DA BiLAL ERDOĞAN'I ALACAĞIM!’’ CÜRETiNE
    KAHRAMAN EMNiYETÇiLERiN VERDiĞi TARiH BOYUNCA UNUTULMAYACAK TARiHi CEVAPLAR!!!

    istanbul emniyetine savcılardan bir emir gider,
    liste uzundurBaşbakan Erdoğanın oğlu Bilal Erdoğan başta olmak üzere
    bir çok ismin evinden alınıp getirilmesi istenir.
    Ne tuhaftır ki oluşturulan liste Türkiye'nin mega projelerini yapan,
    değişim ve dönüşümü sağlayan iş adamlarının,
    STK temsilcilerinindir.

    O gece
    istanbul emniyetinde bas bas bağırıp
    savcı emri uygulamıyor deyince birkaç emniyet amirinin sesi duyuldu,
    ;Meslek hayatıma da mal olsa Bilal Erdoğanı almaya gönüllüyüm
    Hakaretler hava da uçuştu,
    kapılar arkadan sürgülendi,
    en ağır hakaretler edildiBir savcı ferman buyurmuş tu, Bilal alınacaktı
    Erdoğan'ı kelepçeli hayal eden,
    bugünleri kendisine göstermesini Allah'tan niyaz edenler,
    bunun heyecanıyla her şeyi unutuyorlardı.
    Kendi küçük dünyalarında bununla yarınlarını düşünüyorlardı.

    istanbul Emniyeti o gün tarihi günlere tanıklık ediyordu,
    polisler silahlarını her an kılıfından çeker gibi hazırlamıştı.
    Bir ses duyuldu,
    bıyıkları hilal şeklinde,
    Anadolu şivesiyle konuşan,
    bir ses duyuldu
    -Ne yapıyorsunuz ulan siz,
    ülkenin bekası söz konusu,
    siz kimsiniz ki,
    hem savcı hem polis hem yargıç oluyorsunuz,
    siz kimsiniz
    Herkes birbirine baktı,
    Bilali alacağız diyenler, ses çıkarmadı aynı ses devam etti
    -Biz bu memleketin bekasını düşünürüz,
    biz yanlış yapan varsa onun cezasını çekmesini isteriz,
    biz canımızı vatanımız için vermekten geri durmayız.
    Bugün yapılmak istenen ülkenin bekasıyla oynamaktır,
    biz buna müsaade etmeyiz
    Biz canımızı vermekten çekinmeyiz sözü,
    bizim cesedimizi çiğnemeden bu işi yapamazsınızdıO gün ülkücü polisler
    bütün bu olup bitenler karşısında cemaat polislerinin karşısında durmuşlardı.Silahların çekilme riskine rağmen ülkenim bekasına zarar verecek girişimler engellenmeye çalıyordu.

    Emniyet Müdürlüğünde telefonların ardı arkası kesilmiyor,,
    savcıların emniyet görevlilerine verdiği göz dağı işe yaramıyordu.
    Devlet devlet içerisinde kitlenmiştiBir taraftan Savcıların Cumhuriyeti
    diğer taraftan Türkiye Cumhuriyeti, tercih yapılıyordu
    O gün emniyet müdürlüğünde en çok duyulan seslerden biriydi,
    ;Maklubeciler sizi
    Kısıklıda hareketli saatler yaşanıyordu yola çıkanlar var deniyordu, alıp geliriz deniyordu. Özel harekâtçı polisler göğüslerini siper etmiş Başbakanın mahremine kimseyi sokmayızdiyordu
    Gece devam ederken Ankaradan bir ekip istanbula gelmişti, duruma baktılar, görev yetkileri dışına çıkma ihtimali bulunan emniyet görevlilerini süzdüler, isteselerdi hepsini o gece ;Üstlerini dinlememekten dolayı bir şekilde pasifleştirebilirlerdi
    Ankarada bir liste bir kuruma doğru yola çıktı, oldukça kalındı. Kırmızı ve gri alanlar bir bir tespit edilmiş, emniyet imamlarından, yargı ve medya imamlarına kadar geniş bir çalışma yapılmış ve bu çalışma ile kimin kimden ne adına emir aldığı tek tek saptanmıştı.Başbakanın yanındakiler kendi aralarında neden adım atılmadığını, neden anladıkları dilden konuşulmadığını konuşuyorlardı. Bir ses duyuldu, Ülkenin bekasını düşüneceğiz, tuzaklara düşmeyeceğiz, önce inlerinden çıkaracağız, sonra ne yapacaklarını göreceğiz, millete teşhir edeceğiz. Arsızlaşan olursa, gücünü millet için kullanmayanları o zaman tek tek derdest edeceğiz
    Hava soğuktu, hedefler belliydiO gece herkes Tel Avivin söylediklerini düşünüyorduDindarları dindarlarla terbiye edeceğiz, dindarlarımıza söyleyin korkmasınlarÜlkenin bekasını isteyenler işte bunun için ölümü göze alıp Dur diyorlardı
    O akşam bir ses bedduaya karşı dua sesini mırıldanırken, "Efendi Hazretleri" arıyor dediler, doğruldu etrafa baktı "inşallah hayr olur " dedi..."

    Bir başka ses "Seyda'nın selamı var", diğeri efendim Kudüs'te, karadağ'da dualar ediliyor" dedi...

    17 Aralık tarihi üzerine ebced hesabı yapıldı. Nedense akıllara Şeyh Ahmet Yasin ve ABD istihbarat örgütlerinin dedikleri göze çarptı: "2020'den sonra israil diye bir devlet olmayacak"

    Bir başka yazı masada duruyordu: Tartanın Aşdoda geliği yıl Aşur kralı (Anadolunun kralı) Sargonun harekete geçtiği zaman olacaktır. işaya, 20, 1)

    Gargat ağacı en çok nerede yetişirdi ona bakmak gerekecek...

    Bir rüya mıydı, bir gerçek miydi ama Türkiye ydi.
    0 ...