kendisinin fikirlerini ispat etme ve savunma yöntemleri insanı çileden çıkaran hatta dinden soğutan cinstendir. sürekli olarak skeptik bir insan olduğunu düşünen edip yüksel ile tartışabilmek için alim değil onun gibi narsist olmanız gerekir. bir aralar ateist forumda ateistleri de tartışmaya çağırdı ''hodri meydan!'' havasında yazılar yazdığı için kimse ciddiye dahi almadı.
kendisinin mucize olduğunu iddia ettiği ancak tüm konuşmalarında bir kez olsun doğruluğunu ispatlayamadığı bir şey vardır, 19 ''mucizesi'' edip yüksel'in yaptığı şey düpedüz numeroloji zırvalarından yararlanmak.
ama bence bu saçmalıklardan önce gidip sayılar teorisi ile ilgilensin, felsefe eğitimi almış biri olarak; matematik dediğimiz şeyin insanların evreni anlama, onunla ilişki kurma dili olduğunu da öğrensin. yani matematik bizim kurgumuz, bizim algı seviyemizin sembolleri. matematik mutlaktır ama bizim algıladığımız biçimi ile. yoksa bilinmezlerle dolu evrende sabit matematik yasaları işlememektedir. dolayısı ile edip yüksel'in sürekli olarak 19 ile çarpıp uyduruk sayılar bulması ve bununla tevile girişmesi abesle iştigaldir.
bizim matematikten anladığımız şey, kör birine pembe kuğuyu tarif edildiğinde anladığı şey oranındadır.
edip yüksel'in matematiğin felsefesi ile sorunu var bence.
çünkü bu arkadaş arapça lafızlara elifler ekleyip çıkararak ittire ittire 19 ile çarpabileceği sayılar buluyor.
mesela kitabında şöyle bir şey var; 19 sayısı ve ondan alakasız olarak 74 sayısı. reşad halife bu kod sistemini 1974 yılında keşfettiğine göre, demek ki 19 ve 74 gibi hiçbir matematiksel ilişkiye girmeden yan yana gelebilen iki sayı 1974 olup edip yüksel için anlam ifade etmeye başlıyor. ama 19 sayısı ile 74 nasıl oluyor da matematiksel bir reaksiyona girmeden yan yana gelebiliyor. bu nerenin matematiğidir? arizona'nın mı?
edip yüksel sürekli olarak belli başlı adamların mezhep ya da din tüccarlığı taassubundan dem vurup gayet seviyesizce, hatta çocuksu zekaya sahip bir tavırla insanlara hakaret ediyor ya; yalnız kendisine bu 19 zırvası konusunda buhari'yi her durumda savunan asla hatasını görmemekte ısrar eden cübbeli ahmet kadar yanılgı içine düşüyor, taassuba bulanıyor ama bunun kendisi bile farkında değil.
adam manifesto for islamic reform diye kitap yazmış. dinde reform, dinin var oluşsal özelliğine aykırıdır. çünkü din dogmatik bir unsurdur, zamana göre kesin yargılar sunmaz, etik bir çerçeve çizer insanlar da bunu geliştirir. ama her zamanın kendi ruhu içindeki değerleri göz önüne alındığında, din mefhumu çoğu zaman çeşitli toplumlara ve zamanlara erişemez, ihtiyaçlarına cevap veremez. ama edip yüksel gibiler cevap verebileceğini savunur. ben bir müslüman olarak kur'an'ın her toplumun her zamanın meselelerine çözüm getiremeyeceğini savunuyorum, bunu savunmakla mürted olmuyorum.
kendi içinde dönüşümünü sağlayamayan bir yapıyı nasıl olur da reforma tabi tutabilirsin ki?
edip yüksel olaya biraz tarihselci çerçeveden bakmak durumunda. ben de hadislerin çoğunu kabul etmiyorum en azından akide konusunda kaynak olarak kullanmıyorum ama tarihselci olarak baktığında mesudi'nin tarihi kayıtlarında olmayan şeyler hadisler eliyle geliyor. yakalayabiliyorsun yani.
edip yüksele hadis usulu gibi şeylerle gitmek anlamsız zaten bahsettiğim de tam olarak o değil.
edip yüksel'in eleştirdiği adamlar konusunda haklı ama kendisi de eleştirdiği adamlar gibi doğru olan değil yanılan taassuba kapılan tarafta.
ayrıca mustafa islamoğlu ile abdülaziz bayındır'a laf çakmaya çalıştığında komik duruyor ben abdülaziz ya da mustafa hoca yerinde olsam edip yüksel'e cevap verip onu ciddiye aldığım hissine kapılmasını dahi sağlamam.
bir de bu zat herkese 19 soru yazıp gönderiyor, sorular güzel esasen ama edip yüksel'in egosu insanı gerçekten çileden çıkarıyor.
bir ara kendisine 19 soru yazacağım ve göndereceğim, bakalım cevaplayacak mı.
