suara suresi

entry3 galeri
    2.
  1. 111 - "Â, dediler, senin ardına hep düşük kimseler düşmüşken, biz sana hiç inanır mıyız?"

    112 - Nuh dedi ki: "Onların yaptıkları hakkında bir bilgim yoktur."

    113 - "Onların hesabı ancak Rabbime aittir. Düşünsenize!"

    114 - "Hem ben iman edenleri kovmaya memur değilim."

    115 - "Ben ancak apaçık bir uyarıcıyım."

    116 - Dediler ki: "Ey Nuh! Eğer vazgeçmezsen, iyi bil ki, taşa tutulanlardan olacaksın!"

    117 - Nuh: "Rabbim! dedi, kavmim beni yalancılıkla itham etti."

    118 - "Artık benimle onların arasında sen hükmünü ver. Beni ve beraberimdeki müminleri kurtar."

    119 - Bunun üzerine biz de onu ve beraberindekileri, o dolu gemide taşıyarak kurtardık.

    120 - Sonra da arkasında kalanları suda boğduk.

    121 - Şüphesiz bunda mutlak bir âyet (alınacak ders) vardır; ama çokları iman etmiş değillerdir.

    122 - Ve şüphesiz Rabbin, işte O, mutlak galip ve engin merhamet sahibidir.

    123 - Âd (kavmi) de peygamberleri yalancılıkla itham etti.

    124 - Hani kardeşleri Hûd onlara şöyle demişti: "Siz Allah'tan korkmaz mısınız?"

    125 - "Haberiniz olsun ki ben, size gönderilmiş, güvenilir bir Peygamberim."

    126 - "Gelin artık Allah'tan korkun ve bana itaat edin."

    127 - "Buna karşılık ben sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim mükafatımı verecek olan ancak âlemlerin Rabbidir. "

    128 - "Siz her tepeye bir alâmet bina edip eğlenir durur musunuz?"

    129 - "Temelli kalacağınızı umarak sağlam yapılar mı edinirsiniz?"

    130 - "Hem tuttuğunuz zaman merhametsiz zorbalar gibi tutuyorsunuz."

    131 - "Artık Allah'tan korkun ve bana itaat edin."

    132 - "O Allah'tan korkun ki, size o bildiğiniz şeyleri vermekte,"

    133 - "Davarlar, oğullar,"

    134 - "Cennet gibi bağlar, bahçeler, pınarlar ihsan etmektedir."

    135 - "Cidden ben sizin hakkınızda büyük bir günün azabından korkuyorum."

    136 - "Dediler ki: "Sen ha vaaz etmişsin, ha vaaz edenlerden olmamışsın, bizce birdir."

    137 - "Bu sırf eskilerin âdetidir."

    138 - "Biz azaba uğratılacak da değiliz."

    139 - Böylece onu yalancı saydılar; biz de kendilerini helak ettik. Şüphesiz bunda mutlak bir âyet (alınacak bir ders) vardır, ama çokları iman etmiş değillerdir.

    140 - Ve şüphesiz Rabbin, işte O, mutlak galip ve engin merhamet sahibidir.

    141 - Semûd (kavmi) de peygamberleri yalancılıkla itham etti.

    142 - Hani kardeşleri Salih onlara şöyle demişti: "Siz Allah'tan korkmaz mısınız?"

    143 - "Haberiniz olsun ki ben size gönderilmiş güvenilir bir peygamberim."

    144 - "Gelin artık, Allah'tan korkun ve bana itaat edin."

    145 - "Buna karşılık ben sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim mükafatımı verecek olan ancak âlemlerin Rabbidir."

    146 - "Siz burada güven içinde bırakılacak mısınız?"

    147 - "Bahçelerin, pınarların içinde,"

    148 - "Ekinlerin, salkımları sarkmış hurmalar arasında,"

    149 - Ki bir de dağlardan keyifli keyifli kâşâneler oyuyorsunuz."

    150 - "Gelin! Allah'tan korkun da bana itaat edin."

    151-152 - "Yeryüzünde bozgunculuk yapıp dirlik düzenlik vermeyen bozguncuların emrine uymayın."

    153 - "Sen dediler, olsa olsa iyice büyülenmiş birisin!"

    154 - "Sen de ancak bizim gibi bir beşersin. Eğer doğru söyleyenlerden isen, haydi bize bir âyet (mucize) getir."

    155 - Salih "işte (mucize) bu dişi devedir; su içme hakkı (bir gün) onundur, belli bir günün içme hakkı da sizin" dedi.

    156 - "Sakın ona bir kötülükle ilişmeyin, yoksa sizi büyük bir günün azabı yakalayıverir."

    157 - Derken onu kestiler; fakat pişman da oldular.

    158 - Çünkü kendilerini azap yakalayıverdi. Şüphesiz bunda bir âyet (alınacak bir ders) vardır, ama çokları iman etmiş değillerdir.

    159 - Ve şüphesiz Rabbin, işte O mutlak galip ve engin merhamet sahibidir.

    160 - Lût (kavmi) de peygamberleri yalancılıkla itham etti.

    161 - Hani kardeşleri Lût onlara şöyle demişti: "Siz Allah'tan kormaz mısınız?"

    162 - "Haberiniz olsun ki, ben size gönderilmiş güvenilir bir peygamberim."

    163 - "Gelin artık, Allah'tan korkun ve bana itaat edin."

    164 - "Buna karşılık ben sizden bir ücret istemiyorum. Benim mükafatımı verecek olan ancak âlemlerin Rabbidir."

    165 - "insanlar içinden erkeklere mi gidiyorsunuz?"

    166 - "Bırakıyorsunuz da sizler için yarattığı eşleri! Doğrusu siz insanlıktan çıkmış bir kavimsiniz!"

    167 - Onlar şöyle dediler: "Ey Lût! (Bu davadan) vazgeçmezsen, iyi bilki, sürülenlerden olacaksın."

    168 - Lût "Doğrusu ben, dedi, sizin bu işinize buğzedenlerdenim."

    169 - "Yâ Rabbi! Beni ve ailemi onların yapageldiklerin(in vebalin)den kurtar."

    170 - Biz de onu ve ailesinin tamamını kurtardık,

    171 - Ancak (geride) bir yaşlı kadın kaldı.

    172 - Sonra geridekilerin hepsini helak ettik.

    173 - Ve üzerlerine öyle bir yağmur yağdırdık ki, (uyarılanların) o yağmuru ne kötü bir yağmurdu!

    174 - Şüphesiz bunda bir âyet (alınacak bir ders) vardır. Ama çokları iman etmiş değillerdir.

    175 - Ve şüphesiz Rabbin, işte O mutlak galip ve engin merhamet sahibidir.

    176 - Eyke halkı da peygamberleri yalancılıkla itham etti.

    177 - Hani Şuayb onlara şöyle demişti: "Siz Allah'tan korkmaz mısınız?"

    178 - "Haberiniz olsun ki ben size gönderilmiş güvenilir bir peygamberim."

    179 - "Gelin, Allah'tan korkun ve bana itaat edin."

    180 - "Buna karşılık ben sizden bir ücret istemiyorum. Benim mükafatımı verecek olan yalnız âlemlerin Rabbidir."

    181 - "Ölçeği tam ölçün de hak yiyenlerden olmayın."

    182 - "Ve doğru terazi ile tartın."

    183 - "Halkın eşyalarını değerinden düşürmeyin. Yeryüzünde bozgunculuk yaparak karışıklık çıkarmayın."

    184 - "O sizi ve sizden önceki nesilleri yaratan Allah'tan korkun."

    185 - Onlar şöyle dediler: "Sen, olsa olsa iyice büyülenmiş birisin."

    186 - "Sen de bizim gibi bir beşerden başka nesin? Bil ki, biz seni ancak yalancılardan biri sayıyoruz."

    187 - "Şayet doğru sözlülerden isen, üstümüze gökten bir parça düşürüver."

    188 - Şuayb, "Rabbim, yaptıklarınızı en iyi bilendir" dedi.

    189 - Hülasa, onu yalancı saydılar da kendilerini o gölge gününün azabı yakalayıverdi. O cidden büyük bir günün azabı idi!

    190 - Şüphesiz bunda bir âyet (alınacak bir ders) vardır. Ama çokları iman etmiş değillerdir.

    191 - Ve şüphesiz Rabbin, işte O, mutlak galip ve engin merhamet sahibidir.

    192 - Ve muhakkak ki bu (Kur'ân) âlemlerin Rabbinin indirmesidir.

    193 - (Resulüm!) Onu Rûhu'l-emin (Cebrail) indirdi;

    194 - Uyarıcılardan olasın diye senin kalbin üzerine;

    195 - Açık parlak bir Arapça lisan ile.

    196 - O, şüphesiz daha öncekilerin kitaplarında da vardı.

    197 - israiloğulları bilginlerinin onu bilmesi, onlar için bir âyet (delil) değil midir?

    198-199 - Biz onu Arapça bilmeyenlerden birine indirseydik de, bunu o okusaydı, yine de ona iman etmezlerdi.

    200-201 - Böylece onu günahkarların kalplerine soktuk. (okuyup anladılar, ama yine de) acıklı azabı görünceye kadar ona iman etmezler.

    202 - işte bu (azab) onlara, kendileri farkında olmadan, ansızın geliverecektir.

    203 - O zaman "Bize (iman etmemiz için) mühlet verilir mi acaba?... diyeceklerdir.

    204 - (Oysa dünyada iken) Onlar bizim azabımızı çarçabuk istiyorlardı.

    205 - Gördün ya artık onlara senelerce zevk ettirsek,

    206 - Sonra kendilerine vaad edilen (azab) gelip çatarsa,

    207 - O yaşadıkları zevkin kendilerine hiçbir faydası olmayacaktır.

    208 - Bununla birlikte, biz hangi memleketi helak ettikse muhakkak onu uyarıcı (peygamberleri) olmuştur.

    209 - (Onlar) ihtar edilmiştir ve biz zulmetmiş değiliz.

    210 - Onu (Kur'ân'ı) şeytanlar indirmedi.

    211 - Bu onlara hem yaraşmaz hem güçleri yetmez.

    212 - Şüphesiz onlar vahyi işitmekten uzak tutulmuşlardır.

    213 - O halde sakın Allah ile beraber başka tanrıya kulluk edip yalvarma, yoksa azaba uğratılanlardan olursun.

    214 - (Önce) en yakın hısımlarını uyar.

    215 - Ve sana uyan müminlere kanadını indir.

    216 - Şayet sana karşı gelirlerse, de ki: "Ben sizin yaptıklarınızdan muhakkak uzağım."

    217 - Sen O, mutlak galip ve engin merhamet sahibine güvenip dayan.

    218 - O ki, (gece namaza) kalktığın zaman seni görüyor.

    219 - Ve secde edenler arasında dolaşmanı da (görüyor.)

    220 - Çünkü her şeyi işiten, her şeyi bilen O'dur.

    221 - Şeytanların kime ineceğini size haber vereyim mi?

    222 - Onlar, günaha, iftiraya düşkün olan herkesin üzerine inerler.

    223 - Onlar, (şeytanlara) kulak verirler ve onların çoğu yalancıdır.

    224 - Şairler(e gelince), onlara da sapıklar uyar.

    225-226 - Onların her vadide şaşkın şaşkın dolaştıklarını ve gerçekte yapmadıkları şeyleri söylediklerini görmedin mi?

    227 - Ancak iman edip iyi ameller işleyenler, Allah'ı çok çok ananlar ve haksızlığa uğratıldıklarında kendilerini savunanlar müstesna; haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir.
    0 ...