saffat suresi

entry14 galeri
    2.
  1. Bismillahirrahmânirrahîm

    1 - Andolsun o saf bağlayıp duranlara.

    2 - O haykırıp da sürenlere.

    3 - Ve o yolda zikir okuyanlara.

    4 - Ki sizin ilâhınız birdir.

    5 - O, göklerin, yerin ve aralarındakilerin Rabbidir, bütün doğuların da Rabbidir.

    6 - Gerçekten biz dünya göğünü (o yakın göğü) bir zinetle, yıldızlarla süsledik.

    7 - Onu her inatçı şeytandan koruduk.

    8 - Onlar yüksek (melekler) topluluğunu dinleyemezler. Her taraftan kovulup atılırlar.

    9 - Uzaklaştırılırlar. Onlara ardı arkası kesilmez bir azab vardır.

    10 - Ancak kulak hırsızlığı yapanlar olur. Onu da yakıcı bir alev takip eder.

    11 - Şimdi onlara sor: "Yaradılışça kendileri mi daha çetin, yoksa bizim yarattıklarımız mı?" Gerçekten biz onları cıvık bir çamurdan yarattık.

    12 - Fakat sen onlara şaşıyorsun, ama onlar (seninle) eğleniyorlar.

    13 - Kendilerine hatırlatıldığında da düşünmüyorlar.

    14 - Bir mucize gördükleri zaman da eğlenceye alıyorlar.

    15 - Ve diyorlar ki: "Bu apaçık büyüden başka bir şey değildir."

    16 - "Öldüğümüz ve bir toprakla bir yığın kemik olduğumuz zaman mı biz tekrar dirilecekmişiz?"

    17 - "Önceki atalarımız da mı?... "

    18 - De ki: "Evet, hem de sizler çok aşağılanmış olarak (dirileceksiniz)."

    19 - Çünkü O (sura üfürmek) zorlu bir kumandadan ibarettir ki, derhal onların gözleri açılıverir.

    20 - "Eyvah bizlere! işte bu hesap günüdür." derler.

    21 - (Onlara): "işte bu, sizin yalanlamakta olduğunuz (iyi ve kötüyü) ayırt etme günüdür" denir.

    22-23 - Toplayın mahşere o zulmedenleri, eşlerini ve Allah'tan başka taptıkları şeyleri. Toplayın da götürün onları sırata (cehennem köprüsüne) doğru.

    24 - Ve durdurun onları, çünkü sorguya çekilecekler.

    25 - (Onlara): "Ne oldu sizlere de yardımlaşmıyorsunuz?" (denilir.)

    26 - Hayır, bugün onlar teslim olmuşlardır.

    27 - Onlar, birbirine dönmüş soruşuyorlar.

    28 - Onlar: "Siz bize (uğurlu görünerek) sağdan gelir dururdunuz" derler.

    29 - (ileri gelenler de) derler ki: "Hayır, siz inanmamıştınız."

    30 - "Bizim de size karşı bir gücümüz yoktu. Fakat siz azmış bir kavimdiniz."

    31 - "Onun için üzerimize Rabbimizin azab sözü hak oldu. Şüphesiz azabımızı tadacağız."

    32 - "Evet biz, sizi kışkırttık. Çünkü biz azgındık."

    33 - O halde hepsi o gün azabda ortaktırlar.

    34 - işte biz günahkarlara böyle yaparız.

    35 - Çünkü onlar, kendilerine: "Allah'tan başka ilâh yoktur" denildiği zaman kafa tutuyorlardı.

    36 - Ve: "Biz, hiçbir mecnun (deli) şair için ilâhlarımızı bırakır mıyız?" diyorlardı.

    37 - Hayır o, hak ile geldi ve bütün peygamberleri tasdik etti.

    38 - Elbette siz o acı azabı tadacaksınız.

    39 - Bununla beraber başka değil, hep yaptığınız amellerinizle cezalandırılacaksınız.

    40 - Sadece Allah'ın ihlaslı kulları müstesnadır.

    41 - işte onlar için belli bir rızık vardır.

    42-43 - Meyveler (vardır), Naîm cennetlerinde onlara hep ikram edilir.

    44 - (Onlar) Karşılıklı tahtlar üzerindedirler.

    45-46 - içenlere lezzet veren, pınardan doldurulmuş bembeyaz bir kadehle onların etrafında dolaşılır.

    47 - Onda ne bir zararlı sonuç vardır, ne de sarhoşluk verir.

    48 - Yanlarında iri gözlü, bakışlarını kocalarından başkalarına çevirmeyen hanımlar vardır.

    49 - Sanki onlar örtülüp saklanmış yumurta gibidirler.

    50 - Derken birbirine dönüp sorarlar:

    51 - içlerinden bir sözcü der ki: "Gerçekten benim bir arkadaşım vardı."

    52 - Derdi ki: "Sen gerçekten inananlardan mısın?"

    53 - "Öldüğümüz ve bir toprakla bir yığın kemik olduğumuz zaman biz hakikaten cezalanacak mıyız?"

    54 - "Siz onu tanır mısınız?" der.

    55 - Derken bakınır ve onu cehennemin ta ortasında görür.

    56 - Ona şöyle der: "Allah'a yemin ederim ki, doğrusu sen az daha beni helak edecektin."

    57 - "Rabbimin nimeti olmasaydı, ben de bu tutuklananlardan olacaktım."

    58-59 - "Nasılmış bak. Biz ilk ölümümüzden başka bir daha ölmeyecek miymişiz? Biz azaba uğratılmayacak mıymışız?

    60 - işte bu büyük kurtuluştur.

    61 - Çalışanlar işte böyle bir kurtuluş için çalışsınlar.

    62 - Nasıl, bu mu daha hayırlı konukluk için, yoksa zakkum ağacı mı?

    63 - Gerçekten biz onu zalimler için bir fitne (imtihan) yaptık.

    64 - O bir ağaçtır ki cehennemin dibinde çıkar.

    65 - Tomurcukları şeytanların başları gibidir.

    66 - Mutlaka onlar, ondan yiyecekler de karınlarını bundan dolduracaklardır.

    67 - Sonra üzerine onlar için kaynar bir içecek vardır.

    68 - Sonra da dönecekleri yer, şüphesiz cehennemdir.

    69 - Çünkü onlar, atalarını sapıklıkta buldular.

    70 - Şimdi de kendileri onların izlerinde koşturuyorlar.

    71 - Andolsun ki, onlardan öncekilerin çoğu sapıklıkta idiler.

    72 - Gerçekten biz onlara içlerinden uyarıcı peygamberler de gönderdik.

    73 - Sonra da bak o uyarılanların sonu nasıl oldu?

    74 - Ancak Allah'ın ihlas ile seçilen kulları başka.

    75 - Andolsun ki Nuh bize seslenip dua etmişti de biz de ne güzel kabul etmiştik.

    76 - Biz hem onu, hem ailesini o büyük sıkıntıdan kurtardık.

    77 - Hem onun neslini bâki kalanlar kıldık.

    78 - Hem de sonradan gelenler içinde güzel bir namını bıraktık.

    79 - Bütün âlemler içinde Nuh'a selam olsun.

    80 - işte biz iyilik yapanları böyle mükafatlandırırız.

    81 - Çünkü o bizim mümin kullarımızdandı.

    82 - Sonra diğerlerini suda boğduk.

    83 - Şüphesiz ki ibrahim de onun kolundandı.

    84 - Çünkü o, Rabbine tertemiz bir kalb ile gelmişti.

    85 - O babasına ve kavmine şöyle demişti: "Siz nelere tapıyorsunuz?"

    86 - "Yalancılık etmek için mi Allah'tan başka ilâhlar istiyorsunuz?"

    87 - "Siz âlemlerin Rabbini ne zannediyorsunuz?"

    88-89 - Derken yıldızlara bir baktı da: "Ben gerçekten hastayım" dedi.

    90 - O zaman arkalarını dönerek başından kaçışıverdiler.

    91 - Derken bir kurnazlıkla onların ilâhlarına vardı da, "Buyursanıza, yemez misiniz?" dedi.

    92 - (Cevap vermediklerini görünce de): "Neyiniz var da konuşmuyorsunuz?" (dedi).

    93 - Nihayet bir yolunu bulup onlara kuvvetli bir darbe indirdi.

    94 - Bunun üzerine birbirlerine girerek ona yürüdüler.

    95 - ibrahim dedi ki: "A, siz kendi yonttuğunuz şeylere mi tapıyorsunuz?"

    96 - "Halbuki sizi de yaptıklarınızı da Allah yaratmıştır."

    97 - Onlar: "Haydin onun için bir yapı yapın da onu ateşe atın." dediler.

    98 - Böylece ona bir tuzak kurmak istediler. Biz de kendilerini daha alçak düşürdük.

    99 - Bir de dedi ki: "Ben Rabbime gidiyorum, o bana yolunu gösterir."

    100 - "Ey Rabbim! Bana salihlerden (bir oğul) ihsan et!"

    101 - Biz de kendisine yumuşak huylu bir oğul müjdeledik.

    102 - Oğlu, yanında koşacak çağa gelince: "Ey oğlum! Ben seni rüyamda boğazladığımı görüyorum. Artık bak, ne düşünürsün?" dedi. Çocuk da: "Babacığım sana ne emrediliyorsa yap, inşaallah beni sabredenlerden bulacaksın" dedi.

    103 - Ne zaman ki ikisi de bu şekilde Allah'a teslim oldular, ibrahim oğlunu şakağı üzerine yatırdı.

    104 - Biz de ona şöyle seslendik: "Ey ibrahim! "

    105 - "Rüyana gerçekten sadakat gösterdin, şüphesiz ki, biz iyilik yapanları böyle mükafatlandırırız."

    106 - "Şüphesiz ki bu apaçık bir imtihandı." (dedik)

    107 - Ve ona büyük bir kurbanlık fidye verdik.

    108 - Kendisine sonradan gelenler içinde iyi bir nâm bıraktık.

    109 - Selam olsun ibrahim'e...

    110 - işte biz iyilik yapanları böyle mükafatlandırırız.

    111 - Çünkü o bizim mümin kullarımızdandı.

    112 - Ona bir de salihlerden bir peygamber olmak üzere ishak'ı müjdeledik.

    113 - Hem ona hem ishak'a bereketler verdik. Her ikisinin neslinden de hem iyilik yapanlar var, hem de açıkça kendi nefsine zulmedenler var.

    114 - Andolsun ki biz Musa ile Harun'a da nimetler verdik.

    115 - Hem kendilerini ve kavimlerini o büyük sıkıntıdan kurtardık.

    116 - Hem yardım ettik onlara da, galip gelenler onlar oldular.

    117 - Hem kendilerine o belli kitabı (Tevrat'ı) verdik.

    118 - Kendilerini doğru yola çıkardık.

    119 - Sonrakiler içinde onlara iyi bir nam bıraktık:

    120 - Selam olsun, Musa ile Harun'a.

    121 - işte biz iyilik yapanları böyle mükafatlandırırız.

    122 - Çünkü onların ikisi de bizim mümin kullarımızdandı.

    123 - Şüphesiz ilyas da gönderilen peygamberlerdendir.

    124-125-126 - Hani o kavmine: "Siz Allah'tan korkmaz mısınız? Yaratanların en güzeli olan, sizin de Rabbiniz, daha önceki atalarınızın da Rabbi bulunan Allah'ı bırakıp da "Ba'l'e" (Ba'l ismindeki puta) mi yalvarıyorsunuz?" dedi.

    127 - Fakat onlar, onu yalanladılar. Bu yüzden onlar mutlaka (cehennemde) hazır bulundurulacaklardır.

    128 - Ancak Allah'ın ihlaslı kulları müstesna.

    129 - Ona da sonrakiler içinde şunu bıraktık:

    130 - Selam olsun ilyâsîn'e .

    131 - işte biz iyilik yapanları böyle mükafatlandırırız.

    132 - Çünkü o bizim mümin kullarımızdandı.

    133 - Şüphesiz Lût da gönderilen peygamberlerdendir.

    134 - Hani biz onu ve ailesinin tamamını kurtarmıştık.

    135 - Ancak geride kalıp batanlar içinde kalan yaşlı bir kadın hariç.

    136 - Sonra diğerlerini helak etmiştik.

    137-138 - Ve siz elbette sabahleyin ve geceleyin onlara uğrar ve üzerlerinden geçersiniz. Hâlâ akıl edip düşünmez misiniz?

    139 - Şüphesiz Yunus da gönderilen peygamberlerdendir.

    140 - Hani o bir zaman dolu bir gemiye kaçmıştı.
    2 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük