az önce bitirdiğim livaneli kitabı. dilinin akıcı, içeriğin sürükleyici olduğu bir gerçeklik. sürükleyicilik hem yoğun olmayan polisiye içerikle hem de gazeteci kızın bitmek bilmeyen merakıyla sağlanmış. o merak edip eve gitmedikçe siz de merak edip sayfaları çeviriyorsunuz.
livaneli'nin "ben bilirim, genel kültürüm süper" havasını benim aşina olmadığım alanlarda yazdığı sürece destekleyeceğim.
kitabın sonunda ise şaşırmadığımı söylemem haksızlık olur. ancak özgünlüğünün tartışmaya açık olması övgüleri engelliyor bana kalırsa. (bkz: fight club) bahsi geçen hastalık gerçekte var olan bir hastalık mı bunu da yarın araştırırım artık.
bir de eğer romanı sinemaya aktarmak isteyen olursa gazeteci kızı oynaması için kendisine en tehlikeli duyguyu beslediğim kızı öneriyorum. eğer livaneli birinden etkilenerek bu kızı betimlemediyse, hayalinde canlandırdıysa, o'nu gördüğü zaman "işte benim gazeteci kızım bu" diyeceğinden eminim.