her şeyden önce onur kıvrak'ın ayakta alkışanması gereken karşılaşma oldu.
yekta'nın melo ile selçuk - sneijder arasına iyi köprü olduğu, çaktırmadan çok iyi işer yaptığı karşılaşma.
drogba ciddi değildi, anlamadım ama bir laubalilik vardı, ilk defa şahit olduğum bir durumdu, anlamadım.
riera ve zokora maçın pislikleriydiler. zokora her topa ciddi ciddi faul yapmak için girdi diyebiliriz. riera'nın davranışı galatasaraylı duruşuna ve ahlakına yakışmadı.
colman her noel öncesi olduğu gibi yine bu noel için de kart görerek ülkesinin yolunu tuttu.
burak bir göte bala bir de kurnazlığına yakışır iki gol atarak işini yaptı.
muslera'nın çıkardığı kafa şutu için söyleyecek çok fazla söz yok sanırım, taffarel'in uefa kupası final maçında henry'nin kafa şutunu çıkardığı pozisyon geldi aklıma.
uzadı resmen !
gökhan zan iki büyük hata yaptı ama beceriksiz trabzon forveti gole çeviremedi.
semih inanılmaz yavaş, çok risk alıyor ve topu götüyle başıyla koruyup auta çıkmasını sağlamak defans oyunculuğu değildir, bunları aşması lazım.
sanırım selçuk akşamın en çok koşan ve iş yapan oyuncusuydu, giderek eski kıvamına geliyor.
melo yine hırçın ve işini iyi yaptı.
sneijder onur kıvrak'ın bugını bulamadı, üç temiz şutu ve derinlemesi ve sürekli ileriye oynama isteği seyir zevki verdi.
onun dışında trabzonspor'da mustafa yumlu, yusuf, colman ve özellikle olcay adın öne çıkan oyunculardı.
her iki takımı tebrik ediyorum, hafta sonu futbol seyrimize kattıkları keyifli oyundan dolayı.