doğuda şehit verilen çocuklar da bizim köylümüzdür, misafirliğe gittiğin de elinde ne varsa ortaya koyan da bizim köylümüzdür, yanı başında aç varken uyumayan elinden gelen yardımı komşusundan esirgemiyen de bizim köylümüzdür.
şehirli oldukta ne oldu, ne selam kaldı, ne hal hatır, kim kimin umrunda? apartmanda biri ölse kokusu yayılmadan öğrenemez olduk! bu mu şehirleşmek, bu mu medeniyet? evet bu. çirkin göbekli olup, börek ve bulgur pilavı yemek insan yapıyorsa bu yaradılanı, bırakın köylü kalsın, bırakın koyun kalsın? sen insanlığından, şehirliliğinden bahsederken, bilmediğin duyguları çocuklarına aşılayanlar köylülerimiz!
köylülerimiz göbeğini kaşıyan elleri nasırlı çirkin insanlar belki, sana göre, ona göre veyahut bana göre, ama insan olan köylülerimiz/köylüm/insanım.
kandırılmışlar evet kandırılmışlar cumhurun başına köylü kılıklı bir adamı getirmişler. bu mu derdiniz? evet bu. peki köylünün derdi bu mu? hiç sanmıyorum. o çirkin göbeği kapatacak çirkin atlet onun derdi, o atleti bulup o göbeği o atletin üstünden kaşımak derdi.
neyse edit yapmaya gerek kalmadan tamamlıyalım. eğer tanımladığımız, sıfatlandırdığımız köylüler bunlarsa bırakın böyle kalsınlar. şehir hayatını en cillop biçimde yaşayan güzel şehirlilerimizden çok daha iyidirler. sen başörtülü birine öcü diye bakarsın ama o köye gelmiş açılıp saçılmış hatunu bağrına basar. hemde senin filmlerde gördüğün gibi orasına burasına ağzının suyunu akıtarak değil. yeri gelir gözünü kapatır! ama nirde biz de bunu anlayacak zihniyet! neyse sıçayım böyle konuya.