çok aşıksındır. o kadar aşıksındır ki hayatında ondan başkası yoktur. hatta sen bile yoksundur. ne gecen kalmıştır ne de gündüzün. vücudunu saran bir kanser gibi teslim olmuşsundur sevdaya.
onu görmediğin her an büyük bir ızdıraba dönüşmüştür. onsuz geçen düşüncelerin bile ihanet gibi gelmeye başlamıştır. ilk uyandığında o aklına gelir, aynen uyumadan hemen önce onu hayal ettiğin gibi.
neticede yapacak hiçbir şey kalmamıştır geriye. ya sen bu aşkı hazmedip normale dönmelisindir ya da aşk seni kocaman bir okyanus gibi yutup derinliklerinde öğütecektir.
netice olarak kendini tercih edersin. evlenirsin onunla ve ölümcül aşkının yavaş yavaş sıradanlaşmasını beklersin. işe yarar muhakkak. kurtulursun ama o aşkı da feda ederek...
işte tam da bu yüzden evlilik, bazen ölümüne aşık olunan insana duyulan hislerin normale dönmesi için yapılandır.