hakkında sayfalarca yazı yazmak istediğim ve yazabileceğim, fakat bir türlü kafamı toparlayıp da yazamadığım efsane mekan. o kadar çok anısı var ki bende, ister istemez kafa onlara gidiyor. medresenin tarihçesinden başlayıp iki satır sonra kendimi kedileri yazarken buluyorum.
istanbul deyince herkesin aklına gelen birkaç şey vardır illa ki. benim için de medrese onlardan birisidir. unutulmaz üniversite yıllarından yadigar kalmasından mıdır bilinmez, gitmediğim, havasını solumadığım her gün ızdırap gibi gelir nedense.
her mevsimi güzeldir güzel olmasına ama kışı bir başka güzeldir medresenin. hele yağmurlu yahut karlı bir kış günü gitmişseniz tarifi imkansız duygulara gark edebilir sizi. girişteki köz ocaklarında ellerinizi ısıtmak adettendir bu havalarda. sonrasında sıcacık çay içinizi ısıtır, üstüne nargilenizin dumanı nefesinizin buğusuna karışır ve tadına doyulmaz anlar başlar. yanınıza mırnav bir kedi gelir her daim, olmazsa olmazıdır medresenin.
medresenin eski tadı, eski havası yok diyenlere hak veriyorum. onun da sebepleri belli aslında. eskiden çevre esnafa, üniversite gençliğine yahut meraktan şöyle bir geçerken uğrayanlara ev sahipliği yapardı medrese. şimdi turistlerin uğrak mekanı oldu. e teknoloji de sağolsun, artık bilmeyen yok medreseyi. herkes merak edip bir defa uğrasa alın size kalabalık. haftanın belli günleri ve saatlerinde tenha olurdu, o zamanlar gidildiğinde tadından yenmezdi. şimdilerde sabah-akşam, haftaiçi-haftasonu pek farketmiyor, her daim kalabalık.
tütünler de eski kalitede değil. nerede o eski nakhla cappuccino, nakhla elma nerede şimdiki. tütün ithalatına getirilen sınırlama ve yasaklar haliyle medreseyi de etkiledi. üstüne kontrolsüzce üreyen nargile cafeler de eklenince adam gibi tütün de, kömür de bulmak zorlaştı. bu da medresenin tadını kaçıran diğer bir faktör.
şu ana kadar yazımın genelinde medreseyi bir bütün olarak ele aldım, mekan mekan irdelemedim. çoğu kişi çorlulu ali paşa medresesini yekpare bir nargile cafe sansa da içinde 3 farklı nargileciyi barındırıyor. mekanın en eskisi sağ cenahtaki erenler nargile. medresenin nargile severler için popüleritesi artmaya başlayınca normalde halı kilim vs satan mekan sahipleri de dükkanlarını nargile cafeye çevirmişlerdir. ilk solda ekmek ve su, hemen arkasında da ali paşa nargile yer almaktadır. ben son 1 yıla kadar hep erenlerde takılırdım fakat tütün kalitesindeki düşüş (zaten 3 çeşit tütünleri vardı) ve hizmette yaşanan bazı aksaklıklar beni canımdan bezdirdi. şimdi ali paşaya gidiyorum, mutluyum huzurluyum.
erenler nargilenin efsane közcüsü, emektarı mustafa abi son zamanlarda ortalarda gözükmüyordu. diğer mekana gitsem de yokluğunu farketmemek imkansızdı. duydum ki ameliyat geçirmiş ve durumu biraz ağırmış. geçmiş olsun diyorum kendisine, allah acil şifa versin. inşallah tekrardan aramıza döner, ben de onun iyileşmesi şerefine erenlere uğrarım bir defa.
son olarak; medrese için kapanacak dedikoduları dolaşıyor ortada. daha doğrusu medrese kapanmayacak ama nargile cafeler kapatılacakmış. normalde oradaki dükkanlar vakıfa ait. sanırım vakfın yeni yönetimi ile bazı anlaşmazlıklar varmış ve yıllık sözleşmeleri bitince büyük ihtimal nargile cafeler tarih olacak. gerçi ben medreseye ilk gittiğimden beri bu tarz dedikodular var ama sanırım sona yaklaşılıyor. umarım bu dedikodular gerçeğe dönüşmez ve istanbullular böyle güzel bir mekandan mahrum kalmazlar.