alıntı :
"Gelişmeleri AKP-Cemaat arasaındaki kavganın kontrolden çıkmasına bağlamak büyük yanlış olur. Doğru, daha önce de vurguladığımız gibi, siyasette bazen 'akıl tutulması' yaşanır ve duygular öne çıkar. Ancak AKPnin nasıl bir proje olduğunu ve nerede tıkandığını hiç unutmamak gerekiyor.
AKP Türkiyeyi dönüştürdü, bir noktaya getirdi. Kimin adına? Emperyalizm adına, sermaye adına, gerici koalisyon adına. Ve kendi adına... Bu arada Türkiye toplumu gelinen noktayı kabullenmeyeceğini gösterdi. AKP bu gerçeği kabul etmiyor. Oysa arkasındaki güçler, bu gerçeğe göre yeniden pozisyon alma ihtiyacında. Cemaatle AKP gerilimi buraya denk düşüyor.
Bütün bunlar, AKPnin tarihsel misyonu ve bu halkın neye itiraz ettiği, yani Haziranda ne olduğu iyi okunursa daha iyi anlaşılır.
Şimdi, AKPnin dönüştürdüğü Türkiyeyi kabullenecek ama AKP kadar kontrolsüz gitmeyecek bir iktidar alternatifi yaratmaya çalışıyorlar. Burada CHPye ihtiyaç var. CHP de bu ihtiyacı gördü, 'Ben hazırım' diyor.
Dolayısıyla cemaat ile AKP arasındaki kavga, Türkiye siyasetine bir müdahaledir. 'Yesinler birbirini' bir tavır değildir. 'Aman ne güzel AKP gidiyor' ise siyaset değil!
Burada AKP sonrası tartışılıyor. Cemaat AKP sonrasında etkili olmak için kendini ortaya atıyor. Ya sol? Kürt sorunundan kafayı kaldırıp bütüne bakmak, Kürt halkına yapılacak en büyük iyiliktir. Kürt sorunu merkezli düşünme solu kıpırdayamaz hale getiriyor. Öte yandan 'AKPye karşı büyük koalisyon' filan, emekçi halka ihanettir. AKPye karşı büyük koalisyon zaten kuruldu. içinde kimlerin olduğunu biz saymayalım, belki Erdoğan yarın açıklar!
AKP karşıtlığı sola aittir. Ama sol için AKP karşıtlığı ABD yalakalığı, sermaye dalkavukluğu ve cemaat güzellemesi olamaz!"