Albert Camus'nün henüz yirmi iki yaşındayken yazdığı, yayımlanmış ilk kitabıdır. Kitap, daha çok öyküye benzeyen beş denemeden oluşuyor. Daha sonra yazacaklarının ana hatlarını oluşturan bir kitap olduğunu söyleyebiliriz. Camus'yü yazmaya yönelten düşünce kitapta geçen bir tümceden anlaşılıyor aslında. "birdenbire anlar ki yarın da böyle olacaktır, öbür gün de, bütün öteki günler de. bu çaresiz buluş ezer onu. işte böyle düşünce öldürür insanı. bunlara katlanamadığından öldürür insan kendini ya da, gençse, tümceler yapar bunlarla." diyor Camus. Yani "ölüm" yerine yazmayı seçiyor. "Düşüş" ve "Sürgün ve Krallık" adlı kitaplarıyla karşılaştırınca "Tersi ve Yüzü" çok daha hafif bir kitap.
Camus kendi kitabını şu sözlerle yorumluyor: "Brice Parain, sık sık, yazdıklarımın en iyisini bu küçük kitabın içerdiğini ileri sürer... Hayır, aldanıyor, çünkü deha bir yana bırakılırsa, insan yirmi iki yaşında yazı yazmasını pek bilemez. Ama Parain'in söylemek istediğini anlıyorum. Bu acemice sayfalarda, sonradan yazdıklarımdakilerden daha çok gerçek aşk bulunduğunu söylemek istiyor, haksız da değil... Bu sayfaların yazıldığı zamandan beri, yaşlandım, çok şeyler görüp geçirdim. Sınırlarımı, sonra hemen hemen bütün zayıflıklarımı tanıyarak kendi hakkımda bilgi edindim... Herkes gibi ben de düşlerim bazı bazı. Ama iki sakin melek onun eşiğinden hiçbir zaman geçirmediler beni; biri dostum yüzünü gösterir, öbürü düşmanın suratını. Evet, bütün bunları biliyorum, aşkın neye patladığını da öğrendim ya da aşağı yukarı. Ama yaşamın kendisi hakkında, 'Tersi ve Yüzü'nde acemice söylenenden daha fazlasını bilmiyorum."
Kitapta altını çizdiğim birkaç yeri de yazayım bari:
Bir insan acı çeker, mutsuzluk üstüne mutsuzluğa uğrar. Katlanır bunlara, yazgısını benimser, iyice yerleşir içine. Saygı görür. Sonra, bir akşam, hiç: Bir zamanlar çok sevdiği bir dostuna rastlar. Dostu biraz dalgın konuşur onunla. Evine dönünce, adam kendini öldürür. Sonra gizli dertlerden, bilinmeyen dramdan söz edilir. Hayır. ille de bir neden gerekirse, dostu kendisiyle dalgın konuştuğu için öldürmüştür adam kendini. Böyle işte, dünyanın derin anlamını duyar gibi olduğum her seferde, onun basitliği şaşırttı hep beni.
kendimi vererek seviyorsam, yalnız aşk bizi kendimize getirdiğine göre, en sonunda kendi kendimdim.
insanlar her şeyi ilerideki yaşlılık üzerine kurarlar. düzelmezlerle kuşatılmış bu yaşlılığa kendilerini savunmasız bırakan başıboşluğu vermek isterler. küçük bir köşke çekilmek için ırgatbaşı olmak isterler. ama bir kez yaşlılığa gömüldüler mi anlarlar bunun yanlış olduğunu. korunmak için başka insanlara gereksinimleri vardır.