güzel bir atasözümüz var: et kokarsa tuzlanır ya tuz kokarsa?
adı üstünde bankacılık düzenleme ve denetleme kurumu! yazının başında belirttiğim entry mde de görevlerinin birazına değindim.
bu da son günlerde gündemi sallayan haber! tabi bankacılığı bilmediğiniz için umrunuzda değil!
sizce bunlar muhalefetin laf kalabalıklığı.
neyse ben yılmayayım anlatayım da belki o kalın kafanıza girer!
haber: BDDK Kuveyt Türk'ün Dicle Enerji Yatırım'a kredi vermesine 'dolaylı ortaklık' diyerek onay verdi.
BDDK'nın kendi iddiasını desteklemek adına kitabına atıfta bulunulan Prof. Dr. Ünal Tekinalp, "Ben dolaylı iştirakin kanuna aykırı olduğunu düşünüyorum. Kitabımın birçok yerinde de bu yazıyor. Kanunun ana maddesinde de kimlere kredi verilemeyeceği açık. BDDK bunu gözden kaçırmış herhalde" diye konuştu. Yasanın yorumla genişletilemeyeceğinin altını çizen Prof. Dr. Tekinalp, "Yolsuzluklara karşı mücadele eden bir bilim adamıyım. Benim yazmadığım bir şeyi yazmışım gibi göstermelerine karşı çıkıyorum" dedi.
yavuz semerci aptala anlatır gibi anlatmış. bi okuyun da neler olduğunu anlayın. sonra da bik bik bik "ama muhalefet..." diye başlamayın.
o çok sevdiğiniz, çok güvendiğiniz siyasilerinizin baskısıyla ak bürokratlarınızın aldığı karar bakın ne anlama geliyormuş!
fatih altaylı bile dayanamadı bu habere 2 gündür köşesinde yazıyor! o ki yandaş basının amiral gemisinin kaptanı!
yani o yandaşlığından para kazanıyor! buna rağmen kimse sizin gibi olamaz dezenformasyon emekçisi kardeşlerim!
---- alıntı ----
2001 Finansal Krizi ni unutan var mı?
O kriz niçin çıkmıştı?
Yüksek enflasyon-yüksek faiz sarmalı yüzünden mi? Belki
iktidarların popülist politikalarından mı? Belki
Görev zararı kapsamında kamu bankalarının kaynaklarının hükümetlerce çar-çur edilmesi mi?
Bankaların denetlenememesi, otoritenin siyasetin emrine girmesi, temel bankacılık kurallarının oluşturulamaması ve etik değerlerin aşındırılması mı?
Banka sahip ve yöneticilerinin kendi şirketlerine kaynak aktarması mı?
Evet temel neden bunlar
10 milyarlarca dolarlık hasar yaratan, Hazine kaynaklarını eriten, yüzbinlerce insanın işsiz kalmasına yol açan finans krizi böyle çıktı.
***
Krizden kurtulurken iki şey yapıldı?
Bakkal dükkanı açar gibi banka açılmasının önüne geçildi.
Şirket sahiplerinin ve yöneticilerin finans kurumunun kaynaklarını kendi işlerine kullanması engellendi. Ekonomi yönetimi bu kurallara sahip çıktı
En azından böyle sanıyordum ve uzun bir süredir de bunun aksi yaşanmamıştı.
Ancak bir işadamı, yönettiği kendi finans kurumundan, dolaylı yoldan sahip olduğu şirkete kredi çekebilmiş ve bu krediye de üst kurul (BDDK) göz yummuş. Yani tuz, tuzu korumakla görevli insanların elinde kokmaya başlamış!
***
Kredi verilen şirket: Dicle Elektrik.
Krediye veren (bankalardan biri): Kuveyt Türk.
Krediye veren bankanın yöneticisi: Abdullah Tivnikli
Krediyi alan şirketin en büyük ortağı: Abdullah Tivnikli
(Zaman Gazetesi nin haberine göre Dicle Elektrik in hisselerinin yüzde 41 Doğu Hattı adlı şirkete ait. Bu şirketin büyük ortağı Tivnikli Diğer şirketin adı Kök Makine. Bu şirketin de yüzde 25 hissesi yine Tivnikli ye ait )
***
Bankacılık Kanunu nu 50 maddesi çok açık:
Bankalar; yönetim kurulu üyelerine, genel müdüre, genel müdür yardımcılarına ve kredi açmaya yetkili mensuplarına; bunların eş ve velayet altındaki çocuklarına; tek başlarına ya da birlikte sermayesinin yüzde yirmi beş veya fazlasına sahip oldukları ortaklıklara, her ne şekil ve surette olursa olsun nakdi ve gayri nakdi kredi veremez.
***
Kanun bu kadar açık ama BDDK (Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu) , Tivnikli nin Dicle Elektrik e doğrudan değil, dolaylı ortak olduğunu, kanunda doğrudan ortaklık arandığı gibi bankacıları güldüren bir savunma yaptı. BDDK yöneticileri sanıyor ki patronluk sadece doğrudan ortak olunca yapılabiliyor!
Öyle olsaydı, Yapı Kredi denilince Koç, Garanti denilince Doğuş, Akbank denilince Sabancı, Turkcell denildiğinde Çukurova, Avea denildiğinde Öge ve diğerleri akla gelmezdi.
***
Üstelik bir hatırlatma daha yapayım, o kanun 2000 yılında yaşadığımız krizler bir daha yaşanmasın diye çıktı. 3 kuruş kredi bile olsa ( ki pek üç kuruş değil ya) bu kuralı çiğner ve yeni bir içtihat yaratırsan sisteme şu mesajı verirsiniz:Arkadaş kredi vereceğin şirkete doğrudan değil, dolaylı ortak ol, bankandan istediğin kadar kredi çek
Bunun anlamı barajın duvarındaki delik sayısını artırmaktır.
Olmaz biz sadece sevdiklerimizin kuralı çiğnemesine müsade ederiz deniliyorsa, 2001 krizinde iktidar ile aşk yaşayan patronların sokağa düştüğünü unutmayın derim...
Gazeteci Necati Doğru'nun bulduğu benzetme ile bu 'hortumlama' davalarından onlarca banka ortağı ve yöneticisi ceza gördü. Merak ettiğim şu; bu tür davalardan yargılanan ve durumu uyanlardan kimileri çıkıp da bu BDDK 'görüşünü' emsal olarak kullanmak isterse ne olacak? http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/25309581.asp