büyük balık'ın aslında kasabadaki kadın olduğunu düşündüğüm filmdir.
adam, o küçük kasabaya ilk gittiğinde, büyük balığın o ufacık yerde bulanabileceğine inanamayacak kadar gençtir. ikinci gidişindeyse artık her şey için çok geçtir. oğluna, onun doğduğu gün nikah yüzüğünü yem yaparak büyük balığı yakaladığına, ancak yüzüğü kurtarmak için büyük balığı serbest bıraktığına dair bir hikaye anlatır. filmin sonlarına doğruysa oğlan kasabadaki kadından adamın kasabaya ikinci kez gelişine dair bir hikaye dinler. bu hikayeye göre, kasabadaki kadın adamı öpmüş ama adam ona karşılık vermeyip kasabayı terk etmiştir. aslında adamın anlattığı hikayeyle kasabadaki kadının anlattığı hikaye aynı hikayedir. adam büyük balığı hiçbir zaman yakalamaz ve büyük balık hiçbir zaman yakalanamadığı için hep büyük balık olarak kalır. ve adamın bir büyük balık olarak ölmeyi başarması da bir başka büyük balığın hep büyük balık olarak kalmasına izin vermesiyle ilgilidir.
bu film uçuk kaçık bir aile babasını değil, aynı kadını bazen gözlerinde ölümünü gördüğü bir ihtiyar cadıyken, bazen sevimsiz bir küçük kızken, bazen yarı deli bir kadınken sevmiş ama hep yanlış zamanda sevmiş bir adamı anlatır.
(bkz: felsefe yapmak)
(bkz: inkar mekanizmaları)
(bkz: simgesel anlatım)