feyyat gökçe

entry44 galeri
    32.
  1. kendisi hakkında 27.11.2013 tarihinde yazdığım (#22057957) entrimi a4 kağıda çıkartıp bugün sınıf yönetimi dersinde öğrencilerden okumalarını istemiş hocadır.

    Kendisi hakkındaki bir önceki entrimde "sen" dili yerine "o" dilini kullandım. zira entry içerisinde yer alan fikir, düşünce ve beyanatların çoğunluğunu sınıftaki 40 küsür öğrencinin her birinden dinleyebilirsiniz. sadece, o arkadaşlar bu konuları gün yüzüne çıkarmakta tereddüt ederler hepsi o. kısacası, bir önceki entrimde sınıfın toplu düşüncelerini kendi üslubumla dile getirdim.

    Hocam bu saniyeden itibaren size karşı "o" dilini değil "sen" dilini kullanacağım; çünkü yazacak olduklarımın hepsi tamamen kendi fikir ve görüşlerimi yansıtacaktır.

    Burada sizin hakkınızda görüş bildirme amacım sizinle yarışmak, size kafa tutmak, aklınızın bir köşesinde yer etmek veya sizi rezil etmek değil, hiçbir zaman da olmayacak. şahsım adına, karşımdaki kim olursa olsun, doğru bulduğum olguları dile getirmekten hiçbir zaman korkmadım. eğer bir gün doğru addettiğim bir görüşü/fikri/olguyu dillendirme cesareti gösteremezsem, o gün hayatıma son veririm. Benim gibi bir çok öğrenci ders seçimi yaparken sözlüklerdeki yorumlara bakacaktır. Sizi seçtikleri takdirde, o öğrencilerin nelerle karşılaşabileceklerini yazıyorum buraya. Ve ben, sizin farkına varamadığınız gerçekleri burada yüzünüze vurmaya çalışıyorum. Vurmaya çalışıyorum ki hiç sevemediğim uludağ üniversitesi'nde farklılık yaratmaya çalışan veya yaratan bir hocaya yakışık almayan hareketleriniz sizi domine etmesin. kimsenin söylemeye cesaret edemediği, öğrenciler tarafından hoşnut karşılanmayan özelliklerinizin farkında olun ki hayatımızda kısa veya uzun süre yer etmiş sizi saygıyla analım.

    Size karşı saygısızlık veya hakaret içeren cümleler kullanmadım. sert bir üslupla yazdığım doğrudur ancak entrimde haddimi aşacak tavır sergilemedim. bunun farkında olmuş olacaksınız ki siz de sınıfta "bilmediğiniz" bana karşı rencide edici kelimeler kullanmadınız. bunun için öncelikle teşekkür ederim.

    Önceki entrimi sınıfa getirip öğrencilerden okumalarını isteyerek beni şaşırttınız açıkcası. Utanmamı mı istediniz? "Ben kendimle ve öğrencilerin fikirleriyle barışığım, eleştiriye açığım" imajı yaratmak mıydı amacınız? Ortada bir problem olduğunu görüp çözüm üretmeye meyilli miydiniz gerçekten? zira ben bugün kendini biraz aklamaya çalışan, "böyle yazmayın bakın olmuyor aaa" noktasına gelen bir feyyat gökçe gördüm sınıfta.

    size şunu tekrar hatırlatmama izin verin. değil 10 hafta, 10 yıl da geçse öğrenciler hatalarınızı yüzünüze vurmaktan çekinecekler. "arkadaşlarım ne der" korkusu, "hocam bana ya kızar da beni bırakırsa" korkusu her zaman doğruların önünde olacak, sisteme karşı durmayı bilmedikleri her an size yalancı gülücüklerle "hocam çok iyisiniz" diyecekler. Siz öğrencileri benden yıl olarak çok çok çok daha fazla tanıyorsunuz, ama ben öğrenci olmanın fikirsel boyutta ne olduğunu atomlarına kadar biliyorum. benim tanıdığım öğrencilerin çoğu (burayı okuyacak sınıf arkadaşlarımı tenzih ediyorum) hangi olgunun samimiyet, hangi olgunun yapmacık olduğunu anlayamayacak düzeydeler. benim tanıdığım öğrencilerin çoğu yaşlarının gerektirdiği şekilde fikirlerini sentezleyemeyecek düzeydeler. benim tanıdığım öğrencilerin çoğu türkiye'nin saygın üniversitelerinden birinde olmalarına rağmen karşılarına çıkan engelleri, çözümleri, şahsi fikirlerini cümleye dökemeyecek düzeydeler. o yüzden sorduğunuz "arkadaşlar, gerçekten bu kağıtta yazılanlar gibi mi düşünüyorsunuz" sorusuna ya sessiz kalacak, ya da hayır cevabı vereceklerdir.

    bugün fark ettim ki yazdığım entry sizi, ne kadar tersi gibi görünmeye çalışsanız da, hem üzmüş hem de sinirlendirmiş. Aslında siz de biliyorsunuz o cümlelerle anlatılanların doğru olduğunu. Sanırım sizin nasıl bir karaktere, sisteme, yargıya sahip olduğunuzu dile getirmem, bu zamana kadar belki kendinize bile itiraf edemediğinizden, belki de yeni fark ettiğinizden dolayı sizi biraz bozdu. kendinizi çok iyi tanıyorsunuz. Zira kendisini tanımayan bir insan kendisi hakkında yazılmış bir yazıyı başkalarına okuturken "bu adamı tanıdınız mı" diye sormaz. Siz de öğrencilerinizin sizin nasıl birisi olduğunuzu bildiklerini biliyorsunuz değil mi hocam? lakin bunun dile getirilmesinden hoşnut değilsiniz değil mi? aslında entrimi ilk okurken olduğunuz siz ile sınıftaki vurdum duymaz olmaya çalışan siz arasında büyük fark var değil mi hocam? bence öyle hocam, bence öyle...

    Şahsınıza, kişiliğinize, değerlerinize karşı kızgın veya dolmuş olacak kadar boş zamanım yok. Evet sizinle karı koca değiliz ve kendinizi rahatlatmak için söylediğiniz "takmış" sıfatına sahip değilim. yaşamam gereken bir hayatım var ve bu hayatın içinde sizin yeriniz neredeyse hiç yok, tıpkı sizin hayatınızda benim yerimin olmadığı gibi. Bu kadar detaylı yazmamın ise üstüne basa basa belirttiğim tek bir sebebi var: yanlışlarınızın farkına varmanız.

    sizin için "o" dilini kullandığım bir önceki entrimde beyan ettiğim, sınıfımdaki hatta ders verdiğiniz diğer sınıflardaki öğrencilerin çoğunluğunun fikir ve olgularıdır dediğim her ne var ise şahsım adına hepsinin altına imzamı atıyorum.

    ve son olarak hocam, bazı olguların farkında olan, düşünmeyi bilen, sistemin kölesi olmamak için karşına hangi tür zorluk çıkarsa çıksın elinden gelenin en iyisini yapacak, kim olursa olsun gerçekleri ve doğruları "dersten kalma pahasına" gık demeden savunabilecek "ben bilirimci" olmaktan ziyade "fikirlerinize saygım var ama ben de eğitimci olarak şöyle düşünüyorum"cu olmayı kendine görev biçmiş öğrencileriniz de var.

    zira bugün kim olduğunu bilmediğiniz, "şu çocuk, bu çocuk, o çocuk" diye tabir ettiğiniz insan, sandığınız gibi çocuk değil.

    farkındalık... belki anlarsınız.

    saygılarımla...
    3 ...