yazarlardan kısa öykü ve hikayeler

entry12 galeri
    7.
  1. kızılayda, ankaranın göbeğinde olanlar yahut uğrayanlar bilirler bahsedeceğim elemanı. karl marx'a benzer saç ve sakallarıyla, yırtık pırtık ve hayli kötü kokan kıyafetleriyle konur senin karanfil benim gezer durur abimiz. sağdan soldan bulduğu, yahut standardından daha uygun fiyata bulduğu yiyecekleri etrafındakilere aldırmadan kaşıklı kaşıksız hunharca yer. canım abim. bi pazar sabahıydı. saat on sularında eski kız arkadaşımı kursa bıraktıktan sonra yavaş yavaş yürüyordum, meşrutiyetten konura doğru. onca dertle boğuşurken, sessizce gözlerimin etrafındaki çizgiler'i fısıldarken rastladım abimize ilk kez. kış ayının ortasında, ufak bi buz tabakasının ortasında sigarasını yakmaya çalışırken yaklaştım usulca yanına. selamun aleyküm dedim. elimdeki çakmağa uzanarak. kafasını kaldırıp baktı şöyle bir. baktı zararsız, kendine dahi fazla ve ağır gelen biriyim; kafasını sallamakla sallamamak arası bir eylemde bulundu soğukkanlılığını koruyarak. çakmağı çıkardım, ateşledim ve tuttum sigarasına doğru. aniden dürtülmüş gibi, yeni bir şeyin farkına varmış gibi açtı gözlerini ve yaktı sigarasını elimdeki çakmaktan. gözünu kırptı, hareket etmeye dahi hali yokmuş gibi. eyvallah dedim sessizce. tam önüme bakıp yoluma devam edecekken yanındaki yemek kabına çarptı gözüm. rengi kaymış, yağı tamamiyle üste çökmüş, yarım avuç karın üzerinde dağınık bir vaziyette durduğu makarnayı gördüm. o an, kaynar bir çaydanlığı diktim kafama. içim acıdı, içim yandı. bundan bahsetmedim ama kutsal karşılaşmadan bir saat önce, arkadaşımla türü bol bir kahvaltı tabağı devirmiştik. gözümün önünden hızla geçti o tabak. ve aniden önüme düşmüşcesine irkilip yeniden baktım adama. içli içli sigarasından çekiyor, çaktırmadan da beni süzmeye çalışıyordu. abi bekle dedim. hızla uzaklaştığımı sanması normal olurdu çünkü kaçar gibi gitmiştim. mesafesi iki dakika süren bir dükkandan -adını anmaya gerek yok- ayvalık tostu, bir buçuk litre pet şişede meşrubat, iki tane de plastik pardak aldım. iki dakika sürdü geri dönmem. selamun aleyküm dedim yeniden. merakla baktı suratıma. ben ona bakmamaya çalışıyordum. çünkü o anki hislerinin yüzüne yansıdığını görseydim, gecelerce uzaklaştıramazdım gözlerimin önünden. plastik bardakları birbirinden ayırdım, şişeyi açıp içeceğini doldurdum. uzattım abime. aynısını kendim için de yaptım. bir yudum aldım bardaktan. yere koydum. o daha hiç dokunmamıştı. sigaramı almak için elimi cebime uzattığımda az önce onun önüne bıraktığım pakete ilişti eli. korkak bir tavırla tuttu. hafifçe ittim poşeti biraz daha önüne doğru, cesaret vermek amacıyla. o poşeti açıp yemeğinin kabını ve paketini sıyırırken sigaramı yaktım. paketi ona da uzatmama kalmadan büyükçe bir ısırık attı ekmeğine. isteğimi de geri çevirmeyip iki dal sigarayı attı cebine. yalnızca gülümsedim. acıyarak bakan gözlerimin perdesini aralayarak. üç beş dakika içerisinde sigaramı da kolamı da bitirmiştim. o da yemeğini bitirmişti. saate baktım. on buçuğa yaklaşıyordu. yavaşça doğruldum ve önündeki pakete iliştim, çöpe atmak için. tostun paketini alabildim ama poşeti alamadım. iç cebine koydu elimden çekip. yine gülümsedim kendi kendime. onun bardağını şişenin başına taktım ve yanına koydum. o sırada cebindeki sigarayı çıkardı. çakmağımı verdim, çakmadan. yaktı, elinde tutmaya devam etti. geri almayacaktım. ikinci dumanından sonra sağol dedi, gırtlak kanseriymiş gibi boğuk, tok ve yırtıcı bir sesle. bu sefer sessiz kalacak olan bendim. sustum. kolunun üstünü, omzuna doğru uzanan kısmını sıvazladım yavaşça. kalktım ve on adım attım ileriye, karanfile doğru. atarken adımlarımı, bir kez bile bakmadım arkama. ancak onuncudan sonra hafifçe kenara çekildim ve korkak bir tavırla döndüm arkamı. ben giderken toparlanmış olmalıydı. elinde şişeyle, kalabalığın arasında süzüldüğünü gördüm. yırtık ve kirden siyahlaşmış olan askeri montundan tanıdım onu. aniden huzur hissettim vücudumun her uzvunda. elimi pakete götürüp bir dal sigara çıkardım içinden. çakmak aradım bir süre ceplerimde, kafama dank edene kadar. etmişti de. gülümsedim yine. yolda gördüğüm birinden ateş istedim, yaktım sigaramı ve on bir veya on ikiye tekabül eden adımlarımı atmaya devam ettim.
    1 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük