Belkide serinin en derin karakteridir alphonse. zarif ve çocuksu ruhuna tamamen aykiri duran sert ve antik zirhina düsman olmak yerine onu sevmis, zirhiyla bir bütün olmayi basarmistir.
Diger insanlar tarafindan hala insan muamelesi görse de zaman zaman varligiyla ilgili süpheye düstügü olmustur. Sadece böyle zamanlarda, çok nadiren isyan etmistir. Kimsenin anlayamayacagi bir yalnizligin pençesindedir. Uyumaz, acikmaz, yorulmaz.
En sevdigim özelligi ise ne olursa olsun kin tutmamasidir. Ne düsmanlarina ne de onu birakip giden babasina kin tutmamistir. Fedakarligin kralini yapar. Sevdikleri için birçok kez o kavusmayi çok istedigi bedeninden vaz gecerek kendini feda etmeye kalkmistir. Animede üzerinde durulmasa da winry'den bile sirf abisi için vazgeçtigini düsünüyorum. Hayati fedakarlikla geçti bu çocugun.
Simya konusunda kendisinden üstün olan abisini hiçbir zaman kiskanmamistir. Neden senin degilde benim bedenim alindi diye sormamistir. Ulusal simyager olamamayi dert etmemistir. Onun tek amaci bedenine kavusmaktir. Amma velakin bu yola körü körüne baglanmamis, bedenini geri almak için yanlis hiçbir sey yapmamistir. Yapmasi gerekiyorsa bile yanlis yola sapmamak için bedeninden vazgeçer. Fakat bu pes ettigi anlamina gelmez. Abisiyle baska bir çözüm bulana kadar asla pes etmezler. Bu ikisinin ortak ve baskin özellikleridir.
Alphonso Elric'i düsündügüm zaman nedense hep düsüncelerimin arka planinda fma brotherhood'un ost lerinden "trisha's lullaby" çalar. Aglayasim gelir, kendimi tutarim.
Bence 7 günahtan arinan karakter father degil alphonso elric'tir. Bir an bile karakterinden ödün vermemis, insan bedenini kaybetse bile insanligini asla kaybetmemis muhtesem bir karakterdir alphonso elric.