françois ozon 'un izlediğim 8. filmi. son dönem az biraz düşüşteydi, bu filmle durumu iyice toparladığını düşünüyorum. yuva ve kadın isterse çokta aman aman çalışmalar değildi. evde, her yönden üstün bir film.
maddeler halinde kaleme alırsak:
1)evde, baştan sona edebi ruhu yansıtan bir film. edebiyatın inceliklerinden, şiirsel üslubundan bu denli bahseden ve insanda bir hikaye yazma isteğini son derece yoğun bi şevkle yaratan bir filmin kötü olması beklenebilir mi? edebiyatın sinemaya kattıkları uyarlamalarla sınırlı değil. bu tarz yazmanın kışkırtıcı havasını solutan filmler mevzuya ister istemez 2-0 önde başlıyor. ozon bunu çok iyi yapıyor film boyu.
2)gelelim germain'e. kadın isterse'nin acımasız patronuna. hoca olarak edebiyat tutkunu. fakat başarısız da bir yandan. bir tane kitap yazmış çünkü. başarısız bir aşk romanıymış bu. günlük, unutulan cinslerden. garcia'da zaten kendi ifadesindeki gibi ağır bir yetenek görüyor. bu da onun garcia'yla beraber senaryoya ortak olmasına neden oluyor ki hırsızlığa dahi yeltenebiliyor. burdaki salt edebiyat tutkusu dahi filmi izlemeye yeterli sebep bence. üstelik germain işin sonunda bu senaryodan ağır kayıplar vererek ayrılıyor. eşini, işini her şeyini kaybediyor. ama hala edebiyata ve onun sonsuzluğuna mahkum. onun uğruna adanmış bir hayat onunkisi.
3)germain, garcia'ya hikayeyi yazdırırken aslında bugüne dek kendi yazamadıklarının da farkında. evet, çünkü yetenekli olan o. bir de şey var illa görmek ve kurgulamak mı lazım yazarken. yani hayal gücüyle de ona benzer bir tiyatral hava yaratamaz mıyız? illa evde mi olmak gerekiyor? birilerinin ailesine ve dünyasına tanık olmak aynı havayı onlarla solumak yazıya döküldüğünde edebiyatın nice niteliğinden öte az biraz popülist tarafa meyil etmek mi oluyor? merak ve kışkırtıcılık edebiyatın uçsuz bucaksız argümanlarından beslenmeli. yoksa mahalle dedikodusu yapmış olmaz mıyız? neyse, nice böyle soruya da üstü kapalı yanıt buluyor, evde.
4) bir sahne var germain artık senaryoyla yatıp kalkıyor rapha ailesi onun için her şeyden mühim. eşini dahi ziyadesiyle ihmal ediyor bu uğurda. garcia'nın ironi kokan metinleri, devamı gelecekler ve orta sınıf kadını kokusuna dek alaycı küçümsemeler metne döküldükçe meraklar meraklarla şekilleniyor. jeanne germain, garcia'dan şüpheleniyor ve o ulu orta kullanılmaması gerekeni söylüyor. john lennon 'ın katilinin cebinden o mühim edebiyat harikası/ başyapıtı çıkmıştı. ama neticede o lennon'ı öldürmüştü.
5)ozon bu film de erotizmle değil edebiyatın gücüyle kışkırtıyor. neydi çöp tenekesinden merakla aldığımız metnin sonundaki sihirli tümce.
(bkz: devamı gelecek)