Daha minik bir veledim, kuzenlerim gelmiş deli gibi evde koşturuyoruz, annem mutfakta yemek hazırlıyor, köftenin kokusu evi sarmış durumda. Annem en sonunda hepimizi çağırıyor ve hazır masanın etrafına kuruluyoruz. Patates, köfte, makarna ve kola. Annem dev tabaklara hepsinden fazla fazla koyuyor ve ben tabağımı uzatıyorum en son.
-- Sen yedin!
Yemediğimi söylüyorum ki yemedim, o da ısrarla yedin diyip o çok iyi tanıdığım hareketi yapıyor. Dudağı çizgi halini almış, tabağı usulca önüme koyuyorum. Kuzenlerimden biri yemeğini paylaşmak istediğini söylüyor ama annem ısrarla yediğimi belirtiyor ve en sonunda olay benim başıma patlayacak diye aç olmadığımı söyleyip hepsinin yemeklerini yemesini bekliyorum. Saatler sonra babam gelmeden önce annem ben yemek yediğini sanmıştım diyip aynı tabağı önüme koyuyor ki bu sus payı, babana anlatma demek.. Biliyorum.
Aklıma ilk gelen garibanlık anım budur ki maddi durumu çok iyi bir ailede büyüdüğüm için aç kalma, istediğimi alamama gibi bir durumum olmadı. Akşam istediğim şeyi babam ertesi gün getirdi, fiyatı onun için önemli değildi. Bunun yanında sarılmak istediğimde tavrını net bir şekilde ortaya koyan bir anne ile büyümek çok büyük garibanlıktı. Ya da kız kardeşinize anne duymasın diye sessizce bağırdığınızda ve anne bunu duyduğunda odaya girip başınıza bir anda elindeki şurup şişesini fırlatması.. Kaşın açılması.. Kanaması.. Anne diye ağlamak ve onun gelip bir bez parçasını çocuğunun yüzüne atması. O kanayan yere bakmaması..
anne sevgisini bilmiyor olmak, 18 yaşına kadar anne beni sevmiyor diye çocuk gibi ağlamak, o yaşa kadar üvey çocuk olduğunu düşünmek, annenin küçük bir kopyası olmandan dolayı bunun imkansız olduğunu bir şekilde bilmek ama o soruyu ara ara kendine sormak.
Baba ile biraz büyüyüp sohbet ederken minik bir bebekken sizi uyandıramayan annenin defalarca tokat atarak uyandırmaya çalıştığını söylemesi. Babanın o anki şok ile sadece olaya seyirci kalması.. Babanın şoku atlatıp sizi kucağınıza aldığında bayılmış olduğunuzu söylemesi.
Babanın çocukluk boyunca sizi içi acıya acıya sevmesi, el üstünde tutması ve annenin bu durum için babanızı uyarması, benim çocuklarımla ilgilenmiyorsun bununla ilgileniyorsun demesi. Baba ile o an göz göze geldiğinde babanızın yüzündeki acıyı görmek. Ve maddi anlamda garibanlığı da aynı anne sayesinde yaşamak.
21 yaşına gelip evden aynı anne tarafından kovulmak, elindeki bütün parayı babaannenin eski evini yapmak için harcamak, eşya almak ve paranın bitmesi. Annenin her gün kardeşler ile eve yemek göndermesi, evde var diye kabul etmemek ve evde hiçbir şeyin olmaması. 3 gün aç kalmak, baba sorduğunda param var demek. 2 sene çalışamayacak durumda olmaktan dolayı babadan geçinmek ve çoğu zaman aç kalmak.