Bazen uyanmaktan korkar insan, hakikatle yüzleşmemek için. Hani uyanmamak için çırpındığımız rüyalar. Tanrının bir oyunu gibidir onlar. Hep daha iyisi olacağına inandırır bizi. Biz ise annesinden dayak yemeyecek sözü almış küçük bir çocuk gibi inanir ve çıkarız saklandığımız köseden, yine dayağımızı yiyeceğimizi bile bile. Rüyalar da öyledir işte, üzüleceğimizi bile bile uyanırız ve yeni bir rüyayı kollarız. O da yetmeyecektir. Yarı ölümler gibidir rüyalar, ruh bedenden ayrılır her gece ve yine hüzünlü bahcesine geri döner kişi. Zamanla insan bu duruma alışır, ama Benim gibiler hep daha fazlasını isteyecektir, yetinemeyecektir geceyle. Uyanmamak için uyku ilacı alacaktır ve o da artık gerektiği hazzı veremeyecektir. Ruhsal acı kendini hissetirmeye başladıkça sövecektir gelmişine ve hiç bitmeyecek gibi duran geleceğine. Cesaretini toplasa benim gibiler, şuan yeni bir dünya da olurdular. Insan yok olmamaya mahkum edilmiştir. Ölsek de bitmeyecektir hiçbirşey. Bu da yetmiyorumuş gibi hesaba çekileceğiz istifa edişimizden. Belki de ozaman hiç ölmemeyi dileyeceğiz, tıpkı yaşarken ölmeyi dilediğimiz gibi.