in olmadan cin çarpmaya çalışan muhterem. bilim ve ütopya dergisine yazdığı saçma sapan yazıda bunu görmekteyiz.
eyvallah, necip fazıl'ı sevme ve beğenme, hatta nefret et. ama sen gerçekten necip fazıl'ın sanatının yanında jüpiter'e aval aval bakan astroid parçası isen, sözünü bilip konuşacaksın. ismet özel eleştirse necip fazıl'ı bir şey demezdim. veyahut nazım hikmet'e kötü bir lafım oldu mu hiç? ama söz konusu sen olunca, bir de cehalet içerisinde kıvranarak kusunca bütün kinini o sayfalara, bizdeki sabır tükeniyor ve 'sonu selamet olmuyor' bu sabrın.
islam'dan bihaber olan bu zat, necip fazıl'a tasavvufla birlikte şairÂNE biçem dersi vermeye kalkmış. hoş, birazcık necip fazıl okuması yapsa, belki de 'sabık şair'in kendisinin iddia ettiği ''tasavvufun bir fikir akımından ve felsefeden ibaret olduğu, sonradan islam'a eklemlendiği ve necip fazıl'ın bunu kullanarak militanlık yaptığı'' zırvasına seneler evvel yanıt verdiğini görecekti. (bkz: batı tefekkürü ve islam tasavvufu) azıcık bakınsan sayın ince, ''neo iskenderiye mezhebi''yle alaklı necip fazıl kısakürek'in neler söylediğini göreceksin ve tasavvufa 'felsefî görüş' muamelesi yapmayacaksın. hayatında eline ilmihal almamış insanlar çıkmış, yaşar nuri'den miras düşünceleriyle tasavvufun kritiğini yapmakta kendine hak görüyor ya, gel de islam'ın batın yüzü için üzülme...
kendisinin zaten üslup olarak necip fazıl'ı eleştirme kalibresinde olması imkan dahilinde bile değil, üzerinde konuşmak demek, cahile prim yaptırmak olur.
bizde ilim ahlakı ve terbiyesine malik olamayan zevatın yazıları, artık birer utanç vesilesi olmaya başladı. ideolojilerin yönlendirdiği kindar kalemler... en nefret edilesiceler...
hoş, aynı sayıda bir edebiyat öğretmeni de necip fazıl'ın mistik tarafını ''basitlikle'' suçlamıştı. yazdıracak adam bulamamış, lise seviyesindeki hocaya yazdırmışlar yazıyı. hey yavrum hey.