çok okuma gözlerini bozarsın

entry2 galeri
    1.
  1. yaklaşık 15 dakikadır otobüsün orta kısmında lak lak yapan liselilere şikayetçi gözlerle baktım. bakışlarımı yanımda oturan teyze fark edince içini sevinç kapladı. malum, şikayet edecek birisi vardı, söylenmeye başladı...

    gençlerin otobüste çok ses yaptığından, kendinin sesi kaldıramadığından bahsetti. yolculuk boyunca sessiz sedasız kitap okuyan birisi olarak örnek bir genç olduğumu düşünmeye başladım. kim bilir bana ne kadar hayrandı teyze, işte geliyordu birazdan ''ah bütün geçler senin gibi olsa'' gibisinden cümleler. hayaller kuruyordum, takdirler, tebrikler havada uçuşuyordu.

    tam bu sırada hayallerime bodoslama giriş yaptı teyze, ''çok okuma'' dedi ''gözlerini bozarsın'' bu kelamından sonra kısa bir sessizlik oldu ortamda. sözlerinin manasız durduğunu fark etmiş olacak ki örnekleme ihtiyacı hissederek ''bak, ben çok örgü örerdim. gözlerim bozuldu, şimdi çok pişmanım'' dedi.

    ''su testisi su yolunda kırılır'' demek geçti içimden. lakin vazgeçtim anlamazdı beni.

    ''gözlerimin bozulmasına razıyım'' dedim. sözlerine itibar edilmediğini fark eden bütün yaşlılar gibi geçmişine sarıldı teyze ''ben emekli sınıf öğretmeniyim'' dedi ''25 senelik öğretmen, yüzlerce öğrenci yetiştirdim, sen iyisimi dinle beni...''

    ''yapabileceğin en kötü mesleği seçmişsin teyze'' demek geçti içimden fakat kırılır, üzülürdü. kitaplara tutuldum tutulalı değişmiş, daha fazla konuşan birisi olmuştum işte. kendisiyle daha fazla, diğer insanlarla daha az konuşan birisi.

    ''peki teyze'' dedim, durağıma yaklaşırken ''iyi akşamlar'' deyip ayağa kalktım. o mutlu oldu, sevindi biraz, bense üzüldüm.

    bu mantıkdaki öğretmenlerin yetiştirdiği toplumdan kitap-ideoloji-edebiyat-felsefe konusunda ne beklenirdi??

    otobüsün kapısı açıldığında 25 senelik emekli öğretemene baktım, ben hala atanamayan işsiz bir öğretmendim.
    0 ...