Bu eserde yapay bürokratik düzenin nasıl doğal olması gereken insani ilişkileri irdeler Kafka. kitapta işlenenler bürokrasinin temeline basamak oluşturur.
20.yy'ı korku çağı olarak niteleyebiliriz. Bu yüzyılda bilimin kurumsal düzeyde ilerlemesi her şeye yansır. Modernite edilen Kafka'ya göre iş hayatıdır. Modern insan işinin kölesi olmuştur. Böyle insan tek yönüyle yaşar, güdümsel insanlığını asla keşfedemez ve bulamaz. Bu gün artık kimse konuşmaz. Çünkü dünya bizi kör ve sağır güçler tarafından yönettiğini gösterir. Belki de bu tanım "şato"yu tam da tanımlayan ve açıklayan cümledir.
Bireysel varoluş ile kolektif otorite arasındaki çatışma kitaptan bize yansıtılır. Soyut belirleyici güçler altında somut birey olarak ayakta kalmak mümkün müdür?=Özgür bir birey olarak ayakta kalmak mümkün müdür? Nitekim şato'da kolektif otoriteye karşı mücadele verildiğini görürüz. K. Bireysel varoluşun kolektif otorite içinden geçmek olduğunu anlar. Dolayısıyla O şato tarafından kabul görmeyi ister. Ve bu da O'nun iş yaşamının bir parçası olarak karşımıza çıkacaktır. Olaylar "pat" diye başlatılır ve gelişir kitapta. K da olaylara dolayısıyla "pat" diye girer.
Eserde genellikle kar yağışının olduğunu ve insanların sürekli olarak umutsuz, karamsar bir görünümü olduğu bir atmosfer var. Sanki insanlar hiç gün yüzü görmemiş gibi düşünürüz. Kimi zaman olaylar çok detaylı. Kafka insanları anlatırken burada onların tavırlarından da bahseder. Dialoglar arasında karakterler mimiklerine kadar betimler.
Kahramanımız K, kadasturocu, özgürlüğe düşkün, otoriteye başkaldıran bir yapıya sahip. K köylüye garip geldiğinden dolayı köylü kendisini kabul etmez görünür. Ancak K şato hakkında merak ettiklerini öğrenmek ve şatoya, şato saplantısına erişmek için köylü ile dialoğa girer. Köy, şatolular ve diğerleri diye ikiye ayrılır. K da şato ve şatolularla hiçbir dialoğa giremez.
K 'nın köylülerle belirsiz bir ilişkisi var. Köylüler yöneticilerin kurbanı olmuş durumdalar. Bu bakımdan K'da özgürlük kokusu aldıklarından ona yaklaşırlar ama bunu açık bir şekilde gerçekleştirmezler. Sadece ona sürekli olarak yaklaşırlar. Fakat hep bir kuşku içindedirler. "daima işitilecek yeni bir şeyler vardır." K'nın pozisyonunu orada olmayan yeni bir esintinin gelişi olarak algılanır.
Romandaki belirsizlik zaten daha da belirsiz olan insan ortamını daha da geriyor. Kadastro memuru olarak görevlendirilen K köylüler tarafından olumlu karşılanmayacaktır. Onun köye zarar vereceği düşünülmektedir. kadastroculuk ilginç bir mesleği oluşturur. Mevcut olan mülkiyet ilişkilerini değiştirme gibi bir devrimci bir özellik taşır. ilginç olan şudur ki; ölçüp biçmesi gereken arazi tamamen K'nın kendisinde gözlemlenir. Bu da belirli bir belirsizlik oluşturur.
K sonlu bir varlık olarak varoluşunun sonsuz imkanlarını çözemeyecektir. Ama yine de hakiki özgür bireysel konum elde etmek ve kendi varoluşu için böyle bir ölçüme zorlanır. K gerçekten de o işi yapmak ister. Fakat K'nın kendi etkinliği de kendi gözünde bir hiçlik olarak görülmeye başlanır.
Şatonun hakim olduğu köyde mutlak bir korku var. Bu bakımdan K'ye karşı herkes temkinli davranır. K'nın özgürlükçü bir karaktere sahip olduğu eserin en başından beri belirtilir.
Şato tarafından kendisine K'ye gönderilen yardımcılar aslında onun kontrolcüleri gibi. Yardımcı adı altında şato K'yı denetleyici göndermiştir. Onlar sanki bireysel varoluşun denetleyicileri gibidir. K'yı bir çember içine alma çabasındadırlar. Bunu da mümkün olduğunca K'nın yanında olduğunu kendisine göstererek sinsice gerçekleştirirler.
Romanda karşımıza çıkan diğer karakterlerden biri de haberci unvanı olan Barnabas'tır. K nedense Barnabas'ı kendisine daha yakın hisseder diğer insanlardan. K kendisini şatoya ulaştıracağına inandığı için ona yaklaşır. Klan şatonun önemli memurlarından biridir. Bu da K'nın yöneticisi olduğunu gösterir. Ve K da hep onunla ilişkiye girmeyi çabalar. K için önemli olan diğer kahramanımız Frieda dır. Frieda ise sıradan bir kız değildir. iyi sayılacak bir pozisyoa sahip olmasına rağmen mevcut düzeni terk edip gitmek ister. Frieda K ile olan ilişkisinde çıkar gözetmez. Çıkar bağı daima otorite ile ilişkilidir toplumsal hayatta. Frieda işini bıraksa da köyü terk etmez ve K ile birlikte Frieda'nın ana-babasının yönettikleri hana yerleşirler..
K kadastrocu olarak görevlendirilir fakat yapacağı hiçbir iş yoktur. Klanın kendisinin amiri olduğunu bir şekilde öğrenmiştir K ancak onunla hiçbir şekilde ilişkiye giremez. Bu da otoritenin yapaylığından kaynaklanır. K Klan ile görüşebilmek için muhtara gider ve aralarında geçen konuşmasa K'nın aslında bu köye aslında kadastrocu olarak gönderilmesi tamamen bürokratik bir yanlışlık olduğu anlaşılır. Ancak şatonun kurduğu mutlak egemenlik o kadar tanrılaştırılmış ki böyle bir hatanın mevcut olması mümkün değil. Şato her şeyi meşrulaştırır burada.
Şato yani yönetim K'nın ısrarla vazgeçmediğini görür. Bunun ardından köyün öğretmeni tarafından okulda hademe olarak göreve başlatılır. Ancak K kabul etmeyeceği bu işi Frieda'nın isteği ile kabul eder. Burada öğretmen K'yı sürekli baltalama çabasındadır. K ise bu işi şatoya ulaşma vasıtası olarak da düşünür ve olacaklara katlanır. Bu arada K'ya şatodan görevini iyi gerçekleştirdiğine ilişkin mektup gelir;halbuki ortada mevcut bir iş yoktur.
K ile Frieda'nın ilişkisi kitaptaki yaşanan tek sıcak ilişkidir. Her ikisinde de özgürlük isteği var. Frieda zaten K da bu ışığı gördüğü için onunla ilgilenir. K diğer tüm ilişikleri bürokrasiye ulaşmada bir basamak olarak değerlendirir.
Köydeki hiçbir kimse mevcut yönetimden hoşnut değildir. Şatonun belli bir sistemi vardır. Eğer sistemin bir parçası isen, bu sistemden çıkmayı istiyorsan yani bunu göze aldığın andan itibaren tüm genel ihtiyaçlarını da elden çıkarmayı göze alırsın. Kısacası varoluşun şatoya bağlıdır.
Frieda K'ya olan umudunu yitirdiğinde Klam'a geri döner onun K'yı terk edişi bir kopuşu yansıtır bize. Klam'ın da zaten frieda'ya zaafı vardır bütün kadınlara olduğu gibi. K'nın yardımcıları Klam ın denetleyicileridir. K'ya özgürlük imkanı vermemek için araya sokulan hiyerarşik yapının birer parçasıdır. ilginç bir şey vardır ki K'nın yardımcıları Frieda'nın çocukluk arkadaşlarıdır. Ancak frieda nın kitabın sonuna kadar hiç bir tepkisini görmeyiz. insanlığa dair hiçbir şey vurgulamaz sonuna kadar.
Şatonun içinde bulunulan mevki bürokrasiye uygun. Şato da insanlardan değil de dünyadan bahsedilir. Oradaki memurlar sürekli olarak bir şeyleri kaydetme çabasındalar ve her şeyi hesaplamaktadırlar. Onlar aslında deyim yerindeyse hayat denilen şeyi kaydederler ve bir örgütleme oluştururlar. işte bu da hayatı kaldırır. Memurlar gözükmeyen şeyin şahitliğini yaparlar. K bir bakıma burada kendi kendisinin karşısındadır. Kaydetme, hesaplama, dosyalama, ölçüp biçme işleminde yapılmış olan şey anlam dediğimiz şeyi soyut ve tümel dünyaya çekmektir. K'nın ikinci dünyaya çekilmiş olan anlamını duyusal dünyada aramış olduğunu görürüz. O yaşadığı ilişkileri anlamlandırmaya çalışır. Anlamı bu dünyada arama meselesi var K'da. Oysa şato soyut olan şeyi tümel olana çeker. köydeki insanların anlamı şatodur.K'yı bu çok önemli ve çok güçlü örneği alt üst etmek üzere gelen biri olarak görebiliriz. *