ağlayan palyaço

entry19 galeri
    7.
  1. hayatı bir anlamda görmek isteyeceklerin, görmek istedikleri gibi yaşamak. çocuklukta başlar bu, kızan babanın önünde durup, başını eğip ağlayamamak. sonra okulda devam eder, öğretmen'in aşağıladığı vakit sınıfta yalnız değilsinizdir her gün yüzüne baktığınız arkadaşlarınız seyrediyordur. sonra günlük hayata geçersiniz, sevgiliniz istemediğiniz bir şeyi istemiştir, onu çok sevdiğinden söyleyememiştir gizlice gözyaşı döker yüzü gülerken. sonra bir palyaço olursunuz, zamanla görmek isteyeceklerin, görmek istedikleri gibi yaşamaya alışırsınız. o güler hep, hayatın anlamsız döngüsünde, gülmek zorundadır.

    peki ya o palyaço? onun dünyası bambaşkadır, bütün bu kalabalığın, şehrin dumanlarının, hayatın siyah beyazlığının arasından renkli, alabildiğince büyük, göz görebildiğince uzak ufuklarına dalar düşlerinde. orada mavi bir deniz, hafif bir alacakaranlık vardır. alacakaranlık sabaha yoğurt çaldığından korkutmaz huzur verir, umut o alacakaranlığın ardındadır çünkü, kapılar kapalıdır başkasına. o gözyaşlarıdır kapı aslında. görmek istemeyenlerin görmek istemedikleridir o gözyaşları. bu yüzden kapıyı bulamazlar, geçemezler palyaço'nun o gizli dünyasına. palyaço, o engin mavi denizin kıyısına oturur, güneşin doğmasını, ışığın dünyasını aydınlatmasını bekler. denizin ortasından gelen meltem rüzgarları okşar yüzünü ve kurutur boyalı gözyaşlarını, yanına kadar gelen dalgaların köpüklerini seyreder. burada rahat bulur, gitmek istemez tekrar o siyah beyaz dünyaya. bilir ki gitse tekrar ağlayacaktır yüzü gülerken.
    1 ...