son günlerde uyuşmama sebebiyet veren şahsiyet. 1966 doğumlu alman besteci. stranger than fiction dahil pek çok yapıma müzikleriyle can vermiştir, ancak kanımca vals im bashir'de bir başka hissedilir. zaten salt film olarak değerlendirilirse bile insanı oturduğu yere çakabilme özelliği olan bu yapıma bir de müzikler eklenince insanın yüzüne tokat gibi çarpar. bildiğim kadarıyla dört tane de solo albümü vardır.
eserleri klasik müziğin temel öğeleri üzerine oluşturulmuş olsa da orta çağa değil, tam anlamıyla bugüne aittir. şahsım adına elektronik temelde ilerleyen şeylerden çok hoşlandığım söylenemez, nadir sanatçılarda tahammül edebiliyorum. ancak bu adamın şarkılara nadir de olsa eklediği o elektronik tat bazen eksik kalan bir şeyi tamamlarcasına oturuyor yerine ve asla iğreti durmuyor.
2004 yılında çıkardığı the blue notebooks albümünde kafka'ya bir saygı duruşunda bulunmuş ve onun ardında bıraktığı kağıtlar arasından çıkan sekiz mavi oktav defterinden esinlenmiştir. bunu bilmeden dinleseniz bile sizi kafka'nın diyarına götürebilecek kadar güçlü olan bu şarkıları, hele bir de bu bilgi dahilinde dinlerseniz kafkaesk düşünceler arasına tıkılıp kalan beyninizi kolay kolay kurtaramayabilirsiniz. öylesi güçlü bir yazara fon müziği oluşturmak kolay değildir. keza o okuyucuya kalmış bir durumdur, ancak öylesine iyi bir uyum yakalanmış ki, sadece bahsi geçen albüm için değil, bütün albümlerinde o izleri bulmaya başlıyorsunuz.
yeni çağın bach'ı demek çok mu iddialı olur bilemiyorum, ancak onu seven bunu da sevdi şeklinde bir tutum ile, bach'ı seviyorsanız, bu adamı görmezden gelmeyin diyorum.