gidenler üzerinde pis bir etki yapan öğrenci değişim programı. istisna yaratan ve programın hakkını verenler elbette vardır, ancak program katılımcılarının davranış eğilimlerini şöyle sıralayabiliriz;
1- sebze ve meyve fiyatlarını sürekli bir şekilde kıyaslamak, bunu her şekilde anlatmak, ülkemizin cennet olduğunu betimlemeye zorunlu olduğunu hissetmek ve tabii ki o fiyatlardan ötürü fast fooda yönlenmek, sonunda kilo üzerine kilo almak.
2- partilere katılmak. hep eğlenmek, çok eğlenmek. içmek, sevişmek. sosyalleşmek. ancak sosyalleşmenin oranın yerel halkı ile değil de, aynı program için gelen diğer ülkenin öğrencileri ile olması. sonunda gidilen ülkenin insanlarına dair pek de birşey öğrenemeden geri dönmek.
3- msn ve facebook iletilerine gidilen ülkenin dilinde iletiler yazmak. ancak o listelerde hep türk arkadaşların olması ve kimsenin bişey anlamaması.
4- her fırsatta kıyaslamaya girmek. oradayken türkiyeyi, dönüldüğünde o ülkeyi anlatmak. hep anlatmak. insanı bayıltmak.
5- burada kalmanın bir yolunu bulacağım demek, ama asla bulamamak ve tıpış tıpış geri dönmek.
6- o diğer ülkelerden gelen insanları, kendi ülkelerinin bir temsilcisiymiş gibi algılamak ve tek kişi üzerinden yorum yapmak. aynısı ona yapıldığında sinir krizi geçirmek.
7- es kaza fransa, ingiltere gibi ülkelerden birileriyle tanışmışlarsa hep onları anlatmak, ancak doğu avrupa ülkelerinden edindikleri arkadaşlarını es geçmek.
8- sürekli bir şekilde seks muhabbeti döndürmek. bir süre sonra abazanlık seviyesine gelmek ama bunu anlayamamak. cinsel cazibenin merkezi olduğu konusunda sürekli imalarda bulunmak.
9- medeniyetten bahsetmek. kahve amcası gibi her cümlenin başına ''avrupa'da böyle birşey yok '' ön eki getirmek. ancak bu yorumun her daim siyasetten uzak olması, hep kaldırımların temizliği ve trafiğin düzeni gibi konularla sınırlı kalması.
10- sudan bahsetmek. su yerine soda/bira/viski/kola/vs. içiyorlar demek. insanların buna şaşırmalarını beklemek ve sit comlarda olduğu gibi şaşkınlığın yaşanması için karşı tarafa süre tanımak. es vermek.
11- bir önceki maddede olduğu gibi, onların türkiye'yi nasıl gördüğünü anlatmaya çabalamak. onlara fesle gezmediğimizi, ülkemiz topraklarının develerin habitatı olmadığını anlattığını belirtmek. tabii ki es vermek.
12- gidilen ülkede makarna sosu öğrenmek. o sosun da mutlaka şarapla yapılıyor olması.
13- gittiği üniversitede nasıl da zorlu bir eğitim süreci olduğundan, buradaki hocaların herkesi geçirdiğinden dem vurmak. hele ki ders bırakmış bir öğrenci iseniz yandınız.
14- genelde küçük yerlere gitmek, ancak oradan avrupa genel profili çıkarmak.
15- dönüşte buradaki arkadaşlarla içmek istemek, ancak gece boyunca sıkılmak. oranın köyünde bile bundan daha iyi barlar var demek, sürekli bar ve gece hayatı tasvir etmek. sanki şehri planlayan insan sizmişsiniz, o yavanlığın sebebi sizmişsiniz gibi psikolojik baskı yapmak.
başta da belirttiğim üzere, istisnalar elbette vardır,onlara diyecek birşey yok, ancak genel anlamda erasmus anısı dinlemek, asker anısı dinlemekten daha da beterdir. çünkü askerlik olayı, bireysel tercihlere değil de, ortamdaki değişik insanlara endekselirken, burada işin içine içki ve seks gibi unsurlar girdiğinden, karşınızda çılgınlığın kitabını yazan bir insan vardır. dikkatli olmalı, ona usulca yaklaşmalısınız.