şimdi aklımıza geleni yazıp bir dağarcık oluşturmaya çalışırsak, halkın adalete güveni ve ama kanun gücünden de çekinmesi de çok büyük etken olabilir.
hani şu an da abd nin sahip olduğu imaj gibi, imaj diyorum gerçekliğinden emin değilim. o imaja göre devletin en tepesindeki adama bile dava açıp kazanabilirsin ama bir kuruş vergi kaçırdın mı devlet tepene biner. resmen ayvayı yersin.
Osmanlı da o zamandan girişimcilere hadi köy ağalarına diyelim, al bu toprakları işle, kazancının şu kadarını vergi memurlarıma ver, asker istediğim zaman da bana 5-10 ne kadar büyüklükteyse artık, bana göndereceksin. kabul mu kabul.
bunun bir adı var tımar sistemi midir nedir uzman değilim ama kulak dolgunluğum ve hala bu köylerde yaşayan tanıdıklarım var. mesela bir köy var, istendiği zaman, 5 atlı, 3 yaya göndermek zorundaymış hala anlatırlar.
e sistem şahane devlet fazla asker beslemiyor. masraf az.
tabi gönderilmediği zaman köyün tepesine binecek kadar ordu padişahın emrinde.
yani şöyle bir baktığımızda işin kaynağı gene ekonomi gibi gözüküyor.
sağlamsa, büyüyorsun.
tabi bu zamanda artık coğrafi genişleme zor hatta resmi olarak imkansız. birleşmiş milletler ülkelerin bağımsızlığını teminat altına almış, buna kalkışan başına iş alır.
entegrasyon, fiili durum ve benzer yöntemlerle bu mümkün.
biz bunu hala yapabiliyoruz ama esas olan ekonomik olarak başka ülkelere yerleşmektir tabi amaç kötü değil oradaki insanlarda refahı hakkediyor.