unknown woman

entry281 galeri video5
    122.
  1. kendisine küçük bir buket yaptım okusun arada

    ben böyle canlı saç görmedim ömrümde
    her telinin içinde ayrı bir kalp çarpıyor

    istasyonda tiren oluyor biraz
    ben bazan istasyonu bulamayan bir adamım

    yıldızlar kıyamet gibiydi kaldırımlarda
    çünkü biraz evvel yağmur yağmıştı

    ben nerde bir çift göz gördümse
    tuttum onu güzelce sana tamamladım

    şimdi bir güvercinin uçuşunu bölüşüyoruz
    gökyüzünün o meşhur maviliğinde

    en olmayacak günde geldin tazeledin ortalığı
    alıp kaldırdın bu kutsal ekmeği düştüğü yerden

    yalnız aşkı vardır aşkı olanın
    ve kaybetmek daha güç bulamamaktan
    sen yüzüne sürgün olduğum kadın
    kardeşim olan gözlerini unutamadım

    kibrit çak masmavi yanardı sesin

    bilinir ne usta olduğum içlenmek zanaatında
    canımla besliyorum şu hüznün kuşlarını
    sen kalabalıkta bulup bulup kaybettiğim kimya
    yokluğun gayri şurdan şuraya geldi

    belki de biraz geç rastladım sana
    ama her şey geç gelmiyor mu yurdumuza
    1929 buhranı bile geç gelmemiş miydi
    eksikliğe mi alışmışız, mutsuzluğa mı yoksa

    tutar ellerinden kaldırırsın
    adı kötüye çıkmış tüm sözcükleri

    aşklar var unutulmamak için,
    boğulmak için ilk sevgili

    merdivenlerin oraya koşuyorum,
    beklemek gövde gösterisi zamanın;

    yalnızlığı soruyorlar, yalnızlık,
    bir ovanın düz oluşu gibi bir şey
    iki kalp arasında en kısa yol:
    birbirine uzanmış ve zaman zaman
    ancak parmak uçlarıyla değebilen
    iki kol

    evet kimsesizdik ama umudumuz vardı
    üç ev görsek bir şehir sanıyorduk
    üç güvercin görsek meksika geliyordu aklımıza

    aldatıldığımız önemli değildi yoksa
    herkesin unuttuğunu biz hatırlamasak
    gümüş semaverleri ve eski şeyleri
    salt yadsımak için sevmiyorduk
    kötüydük de ondan mi diyeceksiniz
    ne iyiydik ne kötüydük
    durumumuz başta ve sonda ayrı ayrıysa
    başta ve sonda ayrı ayrı olduğumuzdandı

    oturup esmer bir kadını kendim için yıkıyorum
    iyice kurulamıyorum saçlarını

    eylül toparlandı gitti işte
    ekim filanda gider bu gidişle
    tarihe gömülen koca koca atlar
    tarihe gömülür o kadar

    bir kadın var beni onun iki eli, iki gözü kurtarır yaşamamaktan
    öyle hoşlanırım ki onunla yatmaktan utanırım artık

    bu senin eski zaman gözlerin yalnız gibi ağaçlar gibi

    gülemiyorsun ya, gülmek
    bir halk gülüyorsa gülmektir
    ne kadar benziyoruz türkiye'ye ahmet abi.

    uzanır kırlara doğru,
    yalnızlığı olan.
    bu saatte sessizlik acıdır,
    gelecektir parka yalnızlığı duyan

    buraya bakın, burada, bu kara mermerin altında
    bir teneffüs daha yaşasaydı
    tabiattan tahtaya kalkacak bir çocuk gömülüdür
    devlet dersinde öldürülmüştür

    efendiler! eşekler susabilirler
    ne yani çocuklar hiç gülmeyecekler mi?

    gitmek,
    gözlerinde gitmek sürgüne.
    yatmak,
    gözlerinde yatmak zindanı
    gözlerin hani?

    canımın gizlisinde bir can idin ki
    kan değil sevdamız akardı geceye,
    sıktıkça cellad,
    kemendi

    yediveren gül kardeşi bir arzu
    oy sevmişem ben seni
    0 ...