"antika sızılarımı açık arttırmaya çıkardım,
üç kuruşluk gerçekleri paha biçilmez yalanlarla örtbas ettiler.
bilmediğiniz her şeyi biliyorum.
suç aletim inancım bayım
ve bilin;
ben en çok kendime inandım.
bildiklerimi bilseniz şimdi
ve ben bilmesem.
bu şiir unutulmak için yazıldı,
son cümlede kendi intiharını yazmak
ve bir daha hatırlanmamak.
unutmayın,
her şiir kendi kalemiyle vurulur.
ben unutmak için sevmedim bayım.
hangi tene uyduysa tenim yoldan çıktı,
kimle konuştuysa biberler sürüldü vücut dilime,
sevgiyle açıldı sandığım kollarda gerildim çarmıha
ve duvarlar örüldü kalbimin hicret emri aldığı her kalbe.
ben kalbimle sevmem bayım,
biz ayrı dünyaların -kuyrukları kesilmiş- yalanlarıyız.
benim de aklım tutuldu zamanında, kalbim lades.
aklımı kaçırıp âşık oldum,
düş kırıklarımı kalbimle topladım, kanadım.
kalp çarptığı kadar yaşar insan
ve beyin yaşadığı kadar sever.
(beyin ölümü gerçekleşen kalp sevemez)
ben unutmak için sevmem bayım.
bu yüzden en çok tanımadığım insanları sevdim.
iyisi mi siz hep yabancı kalın.
suni sancılarla doğurduğum şiirlerle uymuyor dnanız.
şiirlerin meryem anasıyım, icabında
masalların bekâreti çalınmış güzel pollyannası.
acısını alsın diye tuza yatırırım düşlerimi geceden.
düş biterse ölüm gelir bayım,
düşlüyorum; öyleyse varım.
ben anne de olamam bayım.
kundakta acılar büyütürüm en fazla,
umut dayarım ağızlarına ağladıklarında.
acıların meryem anasıyım, icabında.
filmlerin kötü kadını, üvey annesi, aliye ronası.
insanlığın hudut kapısından elimi kolumu sallayarak çıkar,
şeytana iltica edebilirim.
yediğim çanağa pisler,
sonra kırar şeytanın bacağını,
pollyanna senaryolarımdan bir çift değnek sunabilirim huzuruna.
acılar eskidikçe sızısı ucuzlayıp artıyordu değeri.
seneye de giyerim diye bir boy büyük hüzünler seçtim kendime.
hacimsiz mutlulukların tadı damağıma varamadı hiç,
batıl inançlarım olmadı mesela.
nazar değmesin diye mi kurşun döküyordu kalleşler masum çocuklara?
kısır topraklara dilekler ektim en görkemli umutlarımdan,
kuyulardan boş hayaller kaçırdım,
vurmadım hiç tahtalara,
kara kedilerle samimi oldum.
tanrıyla saklambaç oynadık merdiven altlarında,
ben ebe oldum,
ne zaman dokunmaya kalksam, (o ki dokunmayan ve dokunulamayan) yok oldu.
hiç yoktan iyidir bayım,
hiç olmayı öğrendim.
sihirli bir dünyada çok gerçek kaldım
ve gerçek bana hiç yakışmadı.
gerçeğinden ayırt edilemeyen muazzam yalanlar diktim dudaklarıma.
ne zaman gerçeği söylesem gerildi dikişlerim, kanadım.
katında yerim olsun diye,tanrının gözüne girmek için hiç uğraşmadım.
kork dediler,
korkmadım bayım, sevdim. günahım ne büyük.
tanrının etkisiz elemanı olmam istendi,
pi sayısı gibi sabit, cahil,ruhsuz, dilsiz, tam anlamıyla beyinsiz; beceremedim.
tanrıyla güldük insanlığa, ağladık bayım. ne büyük günah.
tanrı gülmez değil mi,ancak hesap sorardı.
insanlık öldü bayım,
tanrı dayanamayıp (bu yüzden) intihar etti.
inanmazsınız,
tanrı öldü bayım, ruhuna el mucize.
doğruyu söylediğim doksan dokuzuncu köyden de kovulup,
derme çatma kelimelerimle kendi köyümü kurdum,
ki siz buna şiir diyorsunuz.
benim hiç şiirim olmadı bayım.
son cümlede intihar eden tüm yaşamlar gibi yalnızca bir düştü, geldi ve geçti.
geçerken acıttıysa eğer üzgünüm bayım.
ölümleri temize çekmek isterken,
bir darbe daha almamak uğruna ölü taklidi yapıyorum,
karaya bulanan hayata.
bu bir şiirse eğer,
susa susa şiirbaz oldum bayım
ve ben hep kendi silahımla vuruldum.
kendinizden kaçıyorken masallarla,
on ikiden sonra bal kabağına dönüşebilir şiir,
aslolan o zamana kalmadan bir şeylerin değişebilmesidir.
ben size bayım demiş olabilirim.
ama siz,
lütfen üzerinize alının."