demokrasi ile idare edilen bir memlekette herkes tabii ki siyaset bilir ya da en azından bilmese de söz sahibi olması gerektiği öngörülür. onun için hem vatandaşın seçtiğini demokrasi diye yüceltip sonra aynı vatandaşın konuya dair yorumlarını küçültmek abesle iştigalden başka bir şey değildir. hem sen vatandaşa siyasetin ve memleketin kaderini çizebilme selahiyeti veriyorsun sonra da senin bu konuda konuşmaya ehliyetin yok birader diyosun. peh amk.
malumunuz genel olarak seçicilerde seçilenlerden daha yüksek vasıflar aranır.
örneğin, hangi meslek dalına giderseniz gidin bir yarışma ve ya bir seçim yapılacaksa oluşan jüri o işin en iyi bilenleri, itibar edilenleri, çoğu zaman da seçilen kişilerden daha seçkinleri arasından oluşturulur. demokrasilerde bunu başarmak pek mümkün olmadığından -ki o zaman adı demokrasi değil aristokrasi olması gerekirdi- vatandaş bilir ya da bilmez seçer ve doğal olarak siyaset hakkında konuşur ve hakkıdır ve yanlış değil, ayıp değildir.
eski ingiliz başbakanını çörçilin söylediği bir söz geldi şimdi aklıma; "demokrasi nedir anlamak isterseniz herhangi bir seçmenle beş dakika konuşun demokrasinin ne olduğunu anlarsınız" demiş.
yani şimdi aklıma gelen başka şeyler de gülümsememe sebep oluyor ama uzun etmeyip konuyu bağlayayım.
rica ederim mümkün mü ki memleketimizde biri bir konuda konuşuyor ve o konuyu biliyor olsun ve değil ki vatandaştan bu haslet beklensin?
konuşanlara, televizyonlara bakın akla ziyan şeyler ve koro halinde dillendiriliyor.
ertesi gün sokağa çık aynı cümleleri noktası virgülüne sokaklarda duyarsın. sözlüklerde yazar klavyesi olanlar aynı lafları.
memlekette bir kere zihinsel faliyet bitmiş, hiç kimse her hangi bi konuda kişisel düşüncesini oluşturma gayretinde değil.
vatandaş siyaset bilmeden konuşuyormuş! konuşacak tabii.
konuş vatandaş.