özeti: madem taraf gazetesinde dün yayınlanan "gülen'i bitirme kararının (cumhurbaşkanı a.n.sezer, başbakan rte, dış işleri bakanı a.gül, adalet bakanı cemil çiçek, mili savunma bakanı vecdi gönül, başbakan yard. abdullatif şener, içişleri bakanı abdülkadir aksu, g.kurmay bşk. ileri demokrasi ürünü hilmi özkök, MGK üyesi Aytaç Yalman, Özden Örnek, ibrahim Fırtına, M. Şener Eruygur imzalı) 2004 mgk'da alınması" hükümet tarafından yok hükmünde kabul edilmiş, hiçbir işlem yapılmamış ise;
Sahteliği bin kere belgelenmiş belgelerle, darbe planı diye sunulup, hiçbir maddesi hayata geçirilmemiş, yani yok hükmünde kabul edilmiş, ama haddini aşmış bir savaş oyunu için insanları niye müebbet hapislere çarptırdınız?
madem 2004 mgk'da "türkiye'deki Nurculuk faaliyetleri ve Fethullah Gülen konusu gündeme gelmiş, yurtiçi ve yurtdışı çalışmalarına karşı bir eylem planı hazırlanması uygun görülmüş, bu konudaki tavsiye kararının hükümete bildirilmesine karar verilmiştir." kararı alındı e o zaman 28 şubat davası neyin nesi?
--- alıntı ----
-DÜN Taraf gazetesinin manşetindeki haberin hiç tartışmasız anlamı şu:
Ülkenin anayasal kurumu olan Milli Güvenlik Kurulu, resmen ve açık açık Cemaat i takip ve bitirme planı olarak görülebilecek bir kararname çıkarmış...
içeriğini tartışmam. Dediğim gibi orası anayasal bir kurum ve hâlâ anayasal kurum olma niteliğini devam ettiriyor.
Altındaki ıslak imzalara bakıyorum.
-Ülkenin seçilmiş başbakanı,
-Ülkenin seçilmiş dışişleri bakanı,
-Ülkede, ileri demokrasiyi savunan herkesin gelmiş geçmiş en demokrat askeri diye bildiği Genelkurmay başkanı,
-Ergenekon ve Balyoz davalarında adı Darbeyi önleyen komutan olarak geçen dönemin Kara Kuvvetleri komutanı...
Yani Demokrasi samimiyetlerine ve hassasiyetlerine güvenimizin tam olması gereken insanlar.
O nedenle alınan kararların meşruiyetini ve içeriğini tartışmanın manası yok.
Amaaa..
Şu duygularımı da yazmadan geçemem:
-DOĞRUYSA Bu belge doğruysa, o zaman 28 Şubat davası fiilen çökmüş demektir.
Neden mi?
Demek ki o gün, yani 28 Şubat ta ülkenin anayasal bir kurulu olan Milli Güvenlik Kurulu nda alınan kararların altındaki imzalar ve onları uygulayanlar da en az 2004 kararnamesi kadar meşru bir şey yapmıştır.
-SAHTEYSE Eğer bu belge sahteyse, altındaki ıslak imzalar sahteyse, o zaman da Ergenekon ve Balyoz davaları fiilen düşmüş demektir.
Neden mi?
Çünkü o davalarda çok sayıda sahte ve sonradan üretilmiş belge ortaya çıkarılmış ve yargı ne yazık ki bunların hiçbirini dikkate almamıştı.
Buyurun şimdi nur topu gibi bir evladınız oldu.
-TEK KURTULUŞ YOLU Tabii o imzaları atanlar şunu söyleyebilirler:
Kardeşim, o imzaları atmışız da ne olmuş? Uygulamış mıyız?
Nitekim Başbakan ın danışmanı da kendisine kalan tek yolu seçti.
O kararname yok hükmündedir...
O zaman da insana sormazlar mı?
Sahteliği bin kere belgelenmiş belgelerle, darbe planı diye sunulup, hiçbir maddesi hayata geçirilmemiş, yani yok hükmünde kabul edilmiş, ama haddini aşmış bir savaş oyunu için insanları niye müebbet hapislere çarptırdınız...
-----
O müebbet bir suçsa bu ıslak imzalar da, hiç olmazsa, müebbet bi ayıp değil mi...
Bir de şunu merak ediyorum..
O gün AK Parti nin seçilmiş yöneticilerine, yok hükmündeki o ıslak imzaları kim ve nasıl attırdı..
Yani kafalarına silahı dayayan Hilmi Özkök ve Aytaç Yalman mıydı...