adı daha çok tutunamayanlaradlı ilk kitabıyla anılır oğuz atay'ın. ama tutunamayanların gölgesinde kalmış tehlikeli oyunlar; hem tutunamayanlardan daha açık, hem tutunamayanların (oğuz atay'ın) daha net anlaşılmasını sağlar, hem de tehlikeli oyunlarda tutunamayanlar çok daha kolay belli eder kendilerini.
oğuz atay kitaplarında gençliğini yaşadığı dönemin, 1950'lerin şehirli yarı aydınlarını, yani dönemin burjuva sayılmayan ama öyle olduğunu zanneden tutunamayanları; onların diliyle, büyük bir ustalıkla hicveder. aslında müthiş bir mizah gizlidir atay'ın dilinde.
hem doğulu hem batılı, hem köylü hem şehirli, hem aydın hem cahil; arada kalmış insanların şartlanmalarını, saplantılarını, kendi bilinçaltını yoklayarak, selim ışık, ziya özdevrimsel, süleyman kargı, hikmet benol, hüsamettin tambay karakterlerine atıfta bulunarak, aslında geçmişten bugüne alışılagelmiş türk aydınına ışık tutmuştur. ve atay'ın kitaplarında trajik son; hikmet benol'un gecekondu mahallesine taşınırken insanların kendisini yollarda törenlerle karşılayacağını umması, fakat tam tersi kimse tarafından önemsenmemesi, varlığının bile anlaşılmaması sonucu düştüğü yalnızlığın onu intihara sürüklemesi örneğinde olduğu gibi ölümdür. kendi kapalı dünyalarında ufak tefek konuları kafasına takan sevinçleri de hüzünleri de kendileri kadar basit, "diğerleri"ni anlamakta zorluk çeken, bir o kadar anlaşılamayan aydıncıklar atay'ın tutunamayanlarıdır.
son olarak kitaplarında geçen isimler ve yer adları ile okuyucunun zihninde gerçekle ayırt edilmesi zor çağrışımlar yapar. ziya özdevrimsel cumhuriyet dönemi devrimcisi, selim ışık, hikmet benol 50'lerin aydını, süleyman kargı selim ışık tarafından anlaşılamayan devrin insanı, hüsamettin tambay ise emekli albaydır. zaten ziya'dan müteahhit, hüsamettin'den devrimci, turgut'tan şair, hikmet'ten futbolcu olması mümkün değildir. coridos adası, childharoldshire üniversitesi, josef georg fichte, gustav willibald franz hegel derken sanki birşeyler çağrıştırıyor atay.