türk kamuoyunu çok da etkileyecek bir hareket değildir kuşkusuz, ancak dünyanın türkiye'den ibaret olmadığını ve türkiye'nin diğer ülkelerle birlikte dünya coğrafyasının bir parçası olduğunu da unutmamak gerekir.
tayyip erdoğan, kendi ülkesinde kayda değer insan kitlesini peşinden sürükleyen önemli bir liderdir şüphesiz fakat tabiri caizse 'ağzı ile kuş tutsa' batılı devlet yöneticilerinin sevgi ve güvenini kazanamamaktadır. yüzüne gülseler bile tüm ülke yöneticilerinin kendisine mesafeli davrandıkları, samimi olmaktan çekinir halleri açıkça gözlenmektedir. bunda en büyük etmenlerden biri erdoğan'ın diplomatik anlamda tutarsız tavırlarıdır kuşkusuz.
misalen, can-ciğer kuzu sarması olduğu, dünya medyasına düşman çatlatan barış-kardeşlik fotoğrafları veren erdoğan, nasıl olmuştur da suriye lideri beşar esed ile kanlı-bıçaklı hale gelmiştir? ülke çıkarları, kimi ülkelerle olan ilişkilerin gerginleşmesi hatta kopma noktasına gelmesine neden teşkil edebilir ama dünden-bugüne ani değişiklikler, diplomaside sıkça rastlanan haller değildirler ve böylesi gelişmelerin genelde uzun vadelere yayılması beklenir. dolayısı ile dışardan bakan bir diplomatın kolaylıkla anlamlandırabileceği, mantığının alabileceği bir iş değildir bu.
diğer taraftan, avrupa birliği'ne uyum ve nihayetinde üyelik için, iktidarının ilk yıllarında mecliste yasa üzerine yasa çıkaran, hatta gerile-gerile, "avrupa birliği üyeliği için değil medeni bir ülke olabilmek için çıkarıyoruz bu yasaları" şeklinde savunduğu çalışmalar ne olmuştur da bıçak gibi kesili-vermişlerdir? bu meyanda sorumlu bakanımız egemen bağış, avrupalı parlamenterlere o meşhur harlem ingilizcesi ve tavırları ile efelenmekten ve erdoğan'a yaltaklanmaktan başka ne gibi teknik icraatlarda bulunmaktadır?
terörist eylemleri ile can yakan müslüman örgütlerden sebep kılıçdaroğlu'nun ağzından çıkan her söz; islama önyargıyla yaklaşan batılı çevreler tarafından, kendi ülke insanlarının etkilenmesinde ve yönlendirilmesinde büyük bir koz olarak kullanılacaktır. hatırlayın! 'gezi olayları'nda isveç televizyonunun istanbul'dan saatlerce yaptığı canlı yayını. alman gazetelerinin "polis dehşeti" başlıkları ve fotoğraflarını, tüm dünya basınında "marmaray açılışta arızalandı, türkler boğazı yürüyerek geçti" görüntülü haberlerini.
erdoğan'ın ülkeler nezdindeki itibarı elbette türk kamuoyu kadar sağlam değildir. üstüne üstlük, diplomaside asla yeri olmayan duygusal çıkışlarıyla her geçen gün itibarını biraz daha zayıflatmaktadır. unutulmamalıdır ki, niyet belli ise fırsat illaki bulunur, olmasa da yaratılır. kılıçdaroğlu'nun beyanatları, batılı medya kuruluşları için bu anlamda bulunmaz bir fırsat niteliğindedir.