güzel bir kadın ismidir ve bu ismi almış olan insanlar genellikle çok naif olurlar. çok yakından tanıdığım başak ismindeki tatlı bayan da herhalde dünyaya gelmiş en iyi kalpli kişidir.
ergen günlerden başlayan dostluğumuz yaşadığımız fırtınalara, kilometrelerce mesafedeki ayrılığa rağmen hala ayaktadır. onu tanıdığım zamanlarda henüz kaşlarımızı bile almıyorduk. sonra birden büyüdük, anlayamadan kendimizi izmir'de bulduk. beraber yaşıyorduk artık. güzel günlerdi. o günlerdeki kırmızı şarabın tadı hala damağımda. kırmızı şarap hiç bu kadar güzel olmamıştı herhalde. yanına meze niyetine kattığımız dost sohbetimiz, bizim köpeköldüreni fransız şarabı yapıyordu. ya da kafalar çok güzel oluyordu. kimbilir. geceler boyu devam eden güzel sohbetlerin tadını hala çok özlüyorum.
sonra birden ayrılverdik, ikimizde başka rüzgarlara kapılıp savruluverdik aynı şehrin farklı mekanlarına. güzergahlarımız mı değişmişti sadece yoksa dostluğumuz mu yara almıştı? yaralar onarıldı itinalı ve özenli bir şekilde, güzergahlar yakınlaştı birden. biz yine kaldığımız yerdeydik. ne güzel günlerdi onlar... deli gibi eğlendik, sonunu düşünmeden yaşadık hayatı, sarhoştuk, aşık olduk, nefret ettik, insanları daha bir tanıdık, beraber büyüdük. kısaca olduk, olgunlaştık.
ilk önce ben gitmiştim. şimdi de sen gittin beni bırakıp. ne vardı ki adını bile telaffuz etmekte zorlandığım kendi memleketinden bissürü kilometre uzağa gitmeye. eksikliğin o kadar belirgin ki, yerin o kadar doldurulamıyor ki.
bak başaklar kimbilir kaçıncı kez sarardı benim ülkemde. senin oralarda başak tarlaları var mı? sapsarı akşamüstünün kızıllığında rüzgarla beraber savrulan başaklar... benim ülkemdeki o güzel başaklardan biri eksik. hem de öyle bir eksik ki...