Sadece Galatasaray'ın, Lisesi'nden dolayı hem belli bir zümrenin, hem de belli bir felsefenin takımı olduğunu söyleyebiliriz. Türkiye'deki spor alanlarında başladıkları mücadeleyi, UEFA Kupası Şampiyonluğuna kadar getirmelerine rağmen, bugün yaşadıkları çıkmaz, köklü denilen kulüplerimizin aslında ne kadar zayıf olduklarını da ortaya koyuyor.
Fenerbahçe'yi Türkiye'deki diğer örneklerinden ayıran önemli bir özelliği vardır. Bu karakterini hiç değiştirmemiz ve gerektiği her anda da ortaya çıkarmıştır. Fenerbahçe "isyanın" takımıdır. Her tahakküm karşısında ilk baş kıldırışı gösteren ve mücadeleye giren kurum olmuştur.
Abdülhamit, 40 yıl süren hanedanlığında kurduğu ispiyonculuk ağı ile tebasını kontrol altına alıp, tahtını emniyetle yaşamak isterken, Türklerin futbol oynamasını yasaklamıştı. Birden çok kişinin bir araya gelip, bir organizasyon gerçekleştirmesi Abdülhamit'e göre, kendisine karşı yapılacak isyanların toplantı zemini olabilirdi.
işte Siyah çoraplılar bu zamanda kuruldu. Türk futbolcular ingiliz isimleri altında oynadılar. Fenerbahçe'nin kuruluşu bu futbolcuların bir araya gelmesiyle olmuştu. Tarih 1899'du.
Kurtuluş Savaşı sırasında istanbul'dan, teknelerle Anadolu'ya silah kaçırılırken, Fenerbahçe'nin Dereağzı'ndaki binası merkez görevi üstlendi. Çanakkale Savaşı'ndan sağ dönebilen sporcular, işgal altındaki istanbul'daki silah depolarından mühimmat çalıyor ve bunları Atatürk'ün ordularına aktarıyordu.
Sonunda ingilizler binayı bastılar. Kulübü kapatmak için uğraştılar. Harrington Kupası'nda da derslerini aldılar.
Süreç devam ederken, Türkiye darbeler yaşadı. Efsane Başkanlar'dan Faruk Ilgaz, Adalet Partisinde siyaset yapıyordu. Cunta kulübü kapatmak, Ilgaz'ı hapsetmek istiyordu. Fenerbahçe camiası demokrasi ateşini yaşayarak Ilgaz'a sahip çıktı. Cuntaya direndiler. Halkın sessizliği içinde, suskun değillerdi. Tahakkümün karşısında kaldılar.
Son olarak 96-2000 yıllarını hatırlatmak isteriz. Bu sefer tahakküm futbol sahaları üstünde ve Galatasaray damgalıydı. 10 yıl öncesini hatırlamakta zorlananlar olabilir. Hakemlerin ne kararlar verdiklerini, federasyonların nasıl tavır aldıklarını, kuralların nasıl çifte standartlarla alındığını bilmeyenler olabilir.
Ancak bu dönem Galatasaray şampiyonlukları üst üste elde ediyor, dört tane peş peşe kazanıp, Türkiye'de ilk oluyor ve beşincisine gidiyordu.
Karşısına kim çıkabildi?
Elbette Fenerbahçe...
Aziz Yıldırım o dönemde 70 milyon dolarlık transfer harcaması yaptı. Camiayı hedefe kilitledi. Akıllı bir seçimle Mustafa Denizli'yi takımın başına getirdi. Denizli'nin vizyonu sayesinde ilişkiler dengede yürüdü. Ve Fenerbahçe Galatasaray'ın önünü kesip, 2001 yılını şampiyon tamamladı.
Tahakküme karşı duracak gücü elinde tutan tek takımdı.
Galatasaray ile Beşiktaş'ın 14 - 15 sene şampiyonluk hasreti çektiği dönemde, Trabzonspor fırtınası karşısında da tek duran takım Fenerbahçe'ydi.
O yüzden Trabzonsporlular Fenerbahçe'yi sevmezler. Çünkü karşılarında buldukları tek rakip oydu.
Bu yüzden değerli büyüğümüz islam Çupi'nin yazdığı gibi Fenerbahçe büyüklüğü, kupa büyüklüğü değildir. Başka bir büyüklüktür ve anlatılamaz.