müthiş adrenalin patlaması yaşatan bir ak deneyimdir.
malum cumhuriyetimizin gururu marmaray 29 ekim'de şa'şaalı bir tören ile açıldı.
takip eden 15 gün boyunca ziyaretçi/yolcu akınına uğrayan bu güzide projemizde birtakım hümanital hadiseler de yaşandı haliyle.
30 ekim 2013 günü saat 13.30'da asya'dan avrupa'ya denizin altından geçmek için ben de bindim.
müthiş heyecanlıydım. netice itibariyle tarihe tanıklık ediyorduk. ama tarihe tanıklık ederken bir yandan da dolgun vücutlu, ve güzel kalçalı bir bayanın resmi geçidine de tanıklık etmekten kendimi alamıyordum.
trene bineceğim yönü değiştirip, bu muazzam vücut hatlarına sahip bayanın bindiği vagona attım kendimi. artık ne marmarak umurumdaydı, ne de denizin altından yapacağım kıtalararası seyahat...
teknolojinin son harikası olan marmaray hareket etmeye başlamıştı artık.
güya seyahat boyunca izlenimler elde edip, editörü olduğum dergide bunları paylaşacaktım. en azından o'nu görene kadar niyetim buydu. lakin yolculuğun başlangıcından itibaren yegane focuslandığım şey o ve güzel vücuduydu.
ayrılıkçeşme istasyonunundan binip üsküdar istasyonunu henüz geride bırakmıştık ki, marmaray'da ülke gündemini uzun bir süre meşgul eden o teknik arıza başgösterdi.
iki kıtayı ayıran boğazın tam ortasında marmaray arızalanmış ve yolcular tahliye edilmeye başlanmıştı. herkes treni terkedip, yaya bir halde tüp geçidin karşı çıkış noktasına doğru panik halinde yürümeye başlamıştı. ben de bu paniğe kapılanlardan biriydim haliyle.
fakat gözlerim birden o'nu aradı. önümdeki ve ardımdaki kalabalıkta o'nu seçemiyordum bir türlü.
bir anlık tereddütün ardından önce ön tarafa doğru koşturdum, tahliye halindeki yolcuları teker teker inceledim, o yoktu. sonra arkadan gelen kafileye doğru seyirttim. o yine yoktu. koşarak trene doğru gittim, indiğimiz vagona daldım. vagonda kimse yoktu. onun oturduğu bölüme doğru hışımla yöneldim. başı yanındaki koltuğa doğru düşmüş yarı baygın haldeydi. o yüzden o'nu kimse farketmemiş, ben de onun çıktığını düşünerek dışarıda onu aramıştım.
oysa ki o müthiş vücuduyla ve seksiliği ile yapayalnız bir şekilde teknolojinin son harikası marmaray'ın yalnız vagonunda öylece duruyordu.
kollarından tutarak onu doğrulttum. bu arada ellerim taş gibi olan göğüslerine temas etmişti. o an vücudumdaki kan basıncının şiddetle arttığını hissettim. o'nu biraz sarsarak ve elimdeki su şişesinden yüzüne su serpip ovuşturarak o'nu ayıltmayı başardım. ayıldığında ellerimi o'nun üzerinden çektim hemen. ve başındaki türbanı çıkartarak o'nu sıkmasını engellemek için hamle yaptım. o ise buna tepki verdi. ben o'nun bu tepkisini savuşturarak o başındaki pis bez parçasını tek hamle ile çıkardım. türbanıyla yüzünü sildim, bir yandan öbür elimi dudaklarına götürerek "sus" işareti yaptım.
niyetimin kötü olmadığını anlayarak daha fazla tepki vermemeye başladı.
"ne oldu" diye sordu. "neredeyiz biz" dedi.
kendisine durumu anlattım. ve o'nu yerinden kaldırmak için koltukaltlarından tutarak çekmeye başladım. bulunduğu koltuktan doğrulduktan sonra o'na sarılmayı bıraktım ve sadece elini tuttum. trenin koridorundan kapıya doğru yönelmiştik ki birden dengesini kaybederek üzerime doğru düştü. ben de buna tepki olarak kendisini kontrolsüz olarak kollayarak düşüp yaralanmasını engelledim. şimdi ben altta o üstümde yerdeydik ve ben tanrının bir hikmeti olarak o'na sarılmış haldeydim...
doğrulup kalkmaya çalışırken dudak dudağa geldik. bir veya iki saniyelik muazzam bir tutku maratonu anıydı bu adeta.
daha fazla dayanmanın bir mantığı olmadığını düşünerek dolgun dudaklarını bir vakum edasıyla kendime çektim, saliselik bir tepki göstermesine rağmen o da benim dudaklarımın tadına vakıf olma isteğine sahip olduğunu gösterdi.
marmarayın loş vagonunda ateşli bir şekilde öpüşmeye başlamıştık. bir yandan da doğal olarak ellerimi o müthiş vücudunda gezdirmeye başlamıştım. dudaklarını bırakarak kulak arkası ve boynunu öpmeye başladım, aynı şekilde tepki alıyordum. birkaç dakikalık bu ateşli sevişmenin ardından kot eteğinin altına elimi attım, iç çamaşırını sıyırarak o'nun müthiş bedenini bir hamlede kucağıma alıverdim...birleşen vücutlarımız ayrılmaya niyetli değildi, boğazın dibinde terk edilmiş tren vagonunda tam yarım saat çılgınca seviştik aysel ile...
vagonu terkedip sirkeciden tekrar yeryüzüne çıkarken ikimiz de mutluyduk. bir daha belki de hayatımız boyunca yaşayamayacağımız tutkuları yaşamıştık boğazın altında.
binlerce yıldır türlü türlü medeniyet ve bu medeniyetlerin sahiplerinin hikayelerine sahip olan boğaz, artık bizim de hikayemize sahipti.
sirkeci istasyonundan çıkarken arkamıza dönüp bir kez daha baktık o muhteşem teknoloji harikasına. ve aysel belime sarılarak bana "optimus öp beni" dedi...marmaray'a bakarak bir kez daha öpüştük...
bu değerli yatırımı ve hizmeti ülkemize kazandıran kıymetli yöneticilerimize ve özellikle sayın başbakanımıza teşekkür ederim. harika bir iş çıkarmışlar gerçekten...
not: aysel ile hala beraberiz. türban takmayı bıraktı.
not2: o günden sonra bir daha marmaray'a binmedim.
not3: aysel akp kadın kollarına üye bir siyasetçi.