Kâfirler, nesih meselesini Hz. Muhammed (sav)'in peygamberliği hakkında bir şüphe gibi ileri sürmek istemişlerdi ki, zamanımızda da hâlâ bunu takip eden kâfirler çoktur. Bu âyet, onlara cevaptır. Yani bir âyeti neshedip (hükümsüz kılıp) yerine diğer bir âyeti bedel olarak getirdiğimiz vakit ki Allah, ne indirdiğini, ne indireceğini daha iyi bilir. Onun neshi ve değiştirilmesi -haşa- bilgisizlikten değil, ilim ve hikmetindendir.
Mesela
Hurma ağaçlarının meyvesinden ve üzümlerden hem bir içki yapıyor, hem de güzel rızk ediniyorsunuz. Bunda aklı eren kavim için elbette ibret vardır. (Nahl Sûresi, 67)
Sana içkiyi ve kumarı soruyorlar. De ki: Onlarda hem günah, hem insanlar için faydalar vardır. Günahları ise faydalarından daha büyüktür (Bakara Sûresi, 219)
Ey iman edenler! Siz sarhoşken, ne söyleyeceğinizi bilinceye kadar namaza yaklaşmayın. (Nisa Sûresi, 43) Bu ayet-i kerime, sarhoşken namaz kılmayı men etmiştir. Bu durumda, beş vakit namazını hiç geçirmeksizin kılan bir sahabenin, gündüz iki namaz arasında içki içmemesi gerekiyordu. Aksi takdirde, yani gündüz iki namaz arasında içki içecek olsa, alkollü içkinin sarhoşluk edici tesiri geçmeyeceği için namazı kılamayacaktı. Belki yatsı namazından sonra içki içebilecekti. Bu durumda büyük bir sahabe kitlesi daha içkiden tamamen vazgeçmişlerdi. Çünkü alkole alışmış olan vücutlar, artık yavaş yavaş ondan uzaklaşıyordu.
Ey iman edenler! içki, kumar, tapmaya mahsus dikili taşlar, fal okları ancak şeytanın amelinden birer murdardır. Onun için bunlardan kaçının ki, murada eresiniz.(Maide Sûresi, 90)
Bu son ayet ile alkollü içkiler kesin olarak haram edilmiştir. Sahabelerden Hz. Enes (ra.) anlatıyor: Biz içki alemindeydik. Ben dağıtıyordum. Bir adam geldi içki haram edildi. dedi. Arkadaşlar derhal Şu içki kaplarını dök, temizle. emrini verdiler. O haberden sonra kimse ağzına içki almadı.
Bu ayetler çelişki mi gösteriyor yoksa büyük bir ilmin varlığını mı?