sana umutlarımı getirmiştim ötelerden. birde hasretimi. giderken götürecek değilim zile! sende kalsın. eğreti zulümlere ve boyası dökülmüş nağmert düzene inat, umutlarımı besle zile umutlarımı besle. zile benim, benim sende bir emanetim var zile. benim sende bir emanetim var. ve emanetime sen, ve sen emanetime sımsıkı sarıldın zile. sana söyleyecek lafım yok ki, sana söyleyecek bir lafım yok! ben seni gördüğümde başımı dimdik tutuyorum zile dimdik! çünkü sen benim emanetime sen benim emanetime sımkısı sarıldın zile...
benim sende, benim sende, benim sende bir sevdalım var zile. benim sende bir ağabeyim var zile. zile sen o benim ağabeyimin hatırasını unuttun mu zile. bilirim sen unutmazsın zile, sen unutmazsın. her gün o yoldan gelip geçerken, şöyle bir sağ tarafa giderken, ya da sol tarafa dönüp bakarken sen benim çocukluğuna mührünü vurmuş olan benim can ağabeyim ertuğrul dursun unkuzu'yu unuturmusun zile! unuturmusun, unuturmusun... onu kim unuttuki sen unutucaksın zile. ey zile bilsen bu konuda ne kadar çok şanslısın. şimdi sana, şimdi sana bir şiir söylemeye hakkın var. ve sen bu şiiri dinlemelisin. çünkü sen, bu şiiri aslında sen yazdın zile sen yazdın ben yazmadım zile sen yazdın!
ben yine senin sevdanın yoluna düştüm. düşmez kalmaz bir allah dedim senin sevdanın yoluna düştüm. düşmez kalkmaz bir allah ya düşeriz ya.. ama biz düşersek, biz düşersek bir yağmur damlası gibi yaprağa, vatan sağolsun diyen dursun önkuzu gibi toprağa düşeriz. düşmeyiz onun bunun ayaklarına düşmeyiz. eğer biz düşeceksek güzel bir zile türküsü oluruz, güzel bir turhal türküsü oluruz. biz, biz yüreğimizdeki sevdayı unutmadık, unutmayız, unutmayız...
düşmez kalmaz bir allah,
düşeriz elbet.
ama biz,
ama biz düşersek toprağımıza düşeriz.
sadık yarimiz olan toprağımıza düşeriz!