tanımı yapalım keyfimize bakalım. bir yazarın diger bir yazara benim nick altıma girer misin? sorusunu yöneltmesi hadisesi.
geçtigimiz gün itibari ile başıma gelen eşsiz ve şansız hadise. gene her zaman ki gibi sözlüğün o eşsiz ve ıssız havasına bürünmüş yazılan yorumlanan başlıkları okuyordum ki, birden bu sessizliğe dur demek istercesine msj kutumun renginin degistigini gördüm. birden içimi cocuksu bir heycan kaplayıverdi. evet dedim! bugün yalnızlıgımın son günü! bugün osbire son! bugün eşsiz dünya nimetlerinden yararlanabilecegim bir habercisi! bugün benim günüm dedim! ve büyük bi arzu ve heycan dalgası icinde msj kutuma dokunuverdim. evet nickinden de anlayabilecegim gibi bir kız yazarımız bana mesaj göndermişti. heycanımı size anlatmanın keske baska bir yolu olsaydı. yazdıgım bir entry karşısında ne kadar keyiflendiginden felan bahsetmiş entry numarası vererek. bende boş durmadım tabi onun ne kadar güzel oldugundan, çekici oldugundan felan bahsetmeye basladım. o yazıyor ben yazıyorum, o yazıyor ben yazıyorum derken saatlerin gectiginden bihaber, koyu bir muhabbete dalıp gitmiştik. tabi bende ufaktan ufaga hafif kıpırdanmalar oluyor ve bu snerjiyi karşı tarafa enerji olarak aktarma telaşı içine giriyordum. derken biraz bi sessizlik oldu. kücük hanım uzunca bir süre bir daha mesaj atmadı. son attıgı mesajdan bu yana tam 4 dakika 6 saniye gecmişti. içimi garip bir huzursuzluk sarmıştı. yoksa yeniden mi yalnızlıgın o iç gıdıklayan pis havasına teslim oluyordum. hayır! yanılmıştım. küçük hanım yeniden cevap göndermişti. ve bu defa diger cevaplarından farklıydı. tamamen seks kokuyordu. burnumun diregi kırılmıştı. artık ben o eski ben degildim. seks ve cinsellik adına yanıp tutusuyordum. kücük hanımı bu kadar arzuladıgımı bilse dayanamaz o adar dokunmaya baslardı tüm entrylerime.
diger mesajlarından farklıydı evet. tümüyle farklıydı. senden bir şey isteyebilir miyim diyordu mesajında bana. ''senden bir şey isteyebilir miyim'' pek tabi isteyebilirsin dedim bi çırpıda. ne istersen iste benden köpeğin olurum dedim fütursuzca. ve beklenen istek gelmişti. kafamın uyusmasına, gözlerimin kararmasına, ellerimin tutmamasına neden olan o istek! ''benim altıma girer misin?'' sadece 10 saniye olmuştu bu istek karşısında kendimi toparlamam. işte yıllardır bekledigim spontane ilişki modeli şuan gerçekleşiyordu. tanıştıgı gün sevişen, aralarında duygusal bir denklem olmaksızın yalnızca bedenlerine göz diken ciftlerden olabilirdik bizde! evet dedim evet evet! girerim! altına, üstüne diledigin kadar girerim. kücük hanım gene sessizligi secmiş olacak bir süre yanıt vermedi bu evet diye cıgrıslarıma. bense bu gecen sürede tam 7 mesaj daha döşedim kendisine. artık aradaki tüm kulvarları aşmış, seviyeyi bozmuş şekilde. melegim neden susuyorsun, bebegim ne oldu, aşkım lütfen bir şey söyle gibi aşk dolu lakin kaygılı mesajlarımı gönderiyordum kendisine.
gene yalnızdım. ve yeniden o mide bulandıran havaya yenik düşüyordum ki yeniden bir yanıt geldi sözlügün afacak deli dolu kücük hanımından. ''ee hani hala girmedin?'' diye bi soruydu bu defa sormak istedigi. anlayamamıştım. anlamak icin be defa ben secmiştim sessizliği.. garip bir şekilde anlayamadıgımı söyledim kendisine. ''nick altıma diyorum, hala girmemişsin?'' çıkışı ile beni allak bullak edercesine, duvardan duvara fırlatırcasına bir soru sormuştu. anlamıştım o an da. altına girmemi isterken nick altına onun icin bir şeyler karalamamdan bahsediyordu. ben ise tanıştıgımızdan bu yana gecen 1 saat 12 dakikanın bana verdigi tarihi ayara odaklanmıştım.. şimdi nerede o kücük hanımın entrylerini görsem basıyorum eksiyi, veriyorum kalayı..
