"Erkeğini az seven ama çok anlayan kadın,
Kadınını çok seven ve anlamaya çalışan erkek" makbulmüş.
Kim uydurmuş bilmem fakat, cümlelere neresinden bakarsam bakayım bana anlamlı gelmedi.
Çünkü kadınlar sevdikleri erkekleri anlarlar. Az sevip çok anlamak onların işi değildir. Beraberken sevdiği adamı göğsüne basıp acılarını dindiren kadınlar, erkekten vazgeçtikleri an süründürmekten tek bir an tereddüt etmezler. Yani kadın cinsi isterse anlar, isterse sever, kadın istedikçe şevkât. Zaten kadın az sevmek nedir bilmez, az sevmek diye bir ölçü de yoktur zaten.
Bir kadını çok seven ve anlamaya çalışan erkek. Bu tarz erkeklerden sanırım vardır, biz görmedik, belki de karantina altındadırlar bilemiyorum *. Erkekler kadınlardan daha güzel severler. Yani sevmiş olmak için seven kadın vardır ancak sırf sevgi Varolsun diye sevmeye uğraşan erkek yoktur. (sanırım) o yüzden severken, de anlamaya çabalarken de erkekler daha samimi geliyor bana. Çünkü onlar bu iki duyguyu da rolleştiremiyorlar kadın gibi. Ki zaten rolleştirdiklerinde de kendileri olmadığı çok açık belli oluyor. O yüzden erkekler ikili ilişkilerde kadınlardan daha masumdurlar.
Az sevmek olgusunu pek inandırıcı bulmasam da; gerçek olan, lazım gelen şudur ki
Hem çok sevmek hem de çok anlamaktır gerçek makbul.
Bir de birini çok sevmek yetmez, hem kendini çok iyi anlatmak hem de onu çok iyi anlamak gerekir ki sürsün.
Pek bir blog yazısına benzedi vesselam, sevgiyle kalın.