benim patronum. patronların geneli. adam gözünüzün önünde üç kuruşun hesabını yapacak kadar alçalır, gözünüzde.
örnek; geçen gün, ayın başıydı tam maaşımı alacaktım ki bozuk parası çıkmadı dedenin, 5 lira fazla geçti bana. "bana 5 liramı sonra getir tamam mı evladım?" dedi. bana maaş diye verdiği zaten üç kuruş para. * ertesi gün bunun deneme amacı söylenmiş olabileceğini düşünerek "var bunda bir iş... ". diyerek 5 tane 1 liralıkla çıktım karşısına verdim para üstünü, yanılmışım. aldı parayı, "şaka yapmıştım." demesini bekledim ama demedi.
başka bir gün "benim birine 50 kuruş borcum vardı!", öteki gün "birinden 1 lira alacağım vardı!" diye oralığı ayaklandırdığına şahit olursunuz böylesinin. bozuk para kutusunu açar "şıkır şıkır" sesler... sonra uzatır parayı alır parasını ödeşir. pinti zengin olmak kolay değil.
aynı zamanda sigortasız işçi çalıştıran patronlardır bunlar. hayatta otobüse binmezler, uçakla seyahat ederler. haftada bir yurt dışı, yurt içi uçar gider bir yerlere. sonra gelir senin tepene dikilir, neler yaptığını anlatmanı ister o yokken. çalışanların sırtından para kazanmak bu kadar dayanılmaz-hafif olsa gerek. (!)