2013 Türkiye'sindeki en büyük sorun eğitimdir. Bunu inkar eden biri bu ülkede ya yaşamıyor ya ülkede olanları takip etmiyor demektir. Her geçen gün öğrenci kalitesi düşmektedir. iktidar, buna çare olarak üniversite kontenjanlarını arttırma yoluna gitmiştir. Bu eylem bize şunu gösterir: iktidar meselenin özüyle ilgilenmemekte, çözümü bilinmeyen bir tarihe ertelemektedir. Daha açık söyleyeyim. iktidarın sorunu çözmek gibi bir niyeti yoktur. Asla olmamıştır. Eğitimde kalite nicelikle birebir bağlantılı değildir. Nitelikseldir. Her şeyi herkesten iyi bildiğine inananların bunu da bilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Tek çare yetişmiş insan gücünü sağlamak ve göreve getirmektir. Yani öğretmen kadrolarını iyi yetiştirmek ve onları "atamak" gerekir. Peki iktidar ne yapıyor? ikisinde de son derece başarısız. Atama yapmıyor. Yapsa bile insanları tuhaf sınavlara sokuyor. Öğretmen yetiştiremiyor. (Kimse kusura bakmasın bu ülkede iyi öğretmen kendini yetiştirir. Bu işi cumhuriyetin ilk yıllarındaki yüksek öğretmen okulları ve bir dönemin eğitim enstitüleri gibi yapan bir fakülte maalesef yok.)
Nasıl olacak? Özel okul sayısının arttırılması, eğitimin kalitesinin arttırıldığı anlamına gelmez. Eğitimin özelleşmesi, devletin yük olarak gördüğü bir unsurdan kurtulması anlamına gelir.
iktidarın oynadığı bu oyun bir tarafından fire verecek ve bozulacaktır. Bu işin dershanelerle ilgisi olmadığını açıkça söylüyoruz. Özel dershaneler bu işlerden anlamayan insanların haklarında atıp tutacakları kadar basit yapılanmalar değildir. Devletin hazırlayamadığı yayınları hazırlayıp basan, alanında uzmanlaşmış insanlarla çalışan kurumlardır. Bu kurumları silip atmak, ağızda sakız gibi çiğnemeye kalkmak da cahillerin harcı değildir. Karşınızda "eğitim - öğretim" alanında yıllarını vermiş insanlar var.
Ve bu insanlar uyarılarını da yapmaya başladılar. insan hakları mahkemesine dek gidecek bir hukuksal arayışın yolunu açmamaları için iktidarı uyardılar. itibarsızlaştırma süreci devam ederse ve halkı kandırmaya yönelik girişim devam ederse hukuk kapıları aralanacaktır.
NOT: Bundan birkaç sene önce bankada çalışan biriyle tanışmş ve sohbet etmiştim. Bana dershanenin "minibüs" gibi bir şey olduğunu, başka ülkede olmadığını söylemişti. Bu bayağı benzetme dershanelerin bir cahili eğitmede her zaman da başarılı olamayacağını anlatıyordu. Ben de ona çalıştığı bankanın tam anlamıyla bir yan kesici olduğunu,insanların paralarını karşılığında hiçbir şey vermeden ceplerinden çaktırmadan aşırdığını hatırlatmıştım. Şunu da eklemiştim: Sanırım dünyanın hiçbir yerinde bir yan kesici topluluğu "banka" adıyla anılmıyordur. Ee burası Türkiye.